Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi hayatında zor yılları, dar vakitleri oldu. Şimdi de zor zamanlardayız ama yine demokratik irade kazanacak...
1998 de öyle bir yıldı. Okuduğu bir şiir yüzünden hapis cezasına çarptırıldı. Aslında her şey Erdoğan'ı İstanbul Belediye Başkanlığı'ndan gayrimeşru yollarla indirmek için tezgâhlanmıştı. Bu planın bahanesi de bir şiir oldu. Türk hukuk tarihinde görülmedik şekilde Erdoğan'ın cezası ertelenmedi ve içeri atıldı.
2001-2 konjonktürü de öyle bir dönemdi. AK Parti kurulur kurulmaz, 28 Şubatçıların emrinden çıkmayan bir savcı Erdoğan'la ilgili sahte kanıtlar uydurup tutuklama talep etti. Yargı haydutluğun aracı haline getirilmişti. Ardından Erdoğan'ın seçime girmesi yasaklandı. Seçilme hakkı elinden alındı. 2002 seçimlerinde milletin istediği sonuç çıkmasın diye her tezgâh yapıldı. Zor zamanlardı.
Erdoğan her türlü zorbalığı aşarak 2003'ün mart ayında Başbakanlık makamına geldi. Erdoğan bu koltuğa oturmadan bir hafta evvel Selimiye Kışlası'nda Balyoz Darbe Planı semineri yapılmaya başlanmıştı bile. Darbeciler Erdoğan'ı devirmeyi daha Erdoğan Başbakan olmadan kafaya koymuştu. MGK ve YAŞ toplantılarında Erdoğan'ı tahrik etme ve kriz çıkartma amaçlı her türlü pislik yapılıyordu. Öfkeli zannedilen Erdoğan büyük sabır ve sükûnetle bu darbeci tezgâhları izliyor, sinirleri alınmış gibi davranıyordu. Asla darbecilerin tuzaklarına gelmiyordu. Çünkü vakti gelince bu hukuk dışı eylemlerin cezasını bulacağını biliyordu. Erdoğan siyasetinde akıl ve cesaret her zaman birbirini tamamlamıştı.
2007 özellikle çok feci bir yıldı. Önce bir darbe ortamı yaratıldı. Cinayetler işlendi, terör azdırıldı. Hıristiyanları sistemli olarak katledip bunu Erdoğan hükümeti yaptırmış gibi gösteren bir tezgâh işledi. Sonrasında 27 Nisan darbe girişimine şahit olduk ve ardından 22 Temmuz seçimlerine gidildi. Milletin çoğunluğu yine Erdoğan'ın yanındaydı. Darbeciler büyük tokat yedi ama yılmadılar. 2008'de uyduruk bir kapatma iddianamesi hazırlattılar. Gayrimeşru yollardan Erdoğan'ı devirmek için her türlü tuzağı ve planı deniyorlardı. Ama milletin de bir tuzağı, Allah'ın da bir planı vardı.
2009 başında Erdoğan İsrail terör devletine meydan okuyunca birileri "Artık Tayyip bitti. İsrail üstünü çizdi" diye sevinmeye başladı. Bu ülkenin kendini elit zanneden kimi kesimleri öyle alçalmıştı ki Türkiye'nin meşru yolla seçilmiş Başbakanı'nın İsrail terör devleti tarafından gayrimeşru yollarla devrilmesini istiyorlardı. MOSSAD o günden beri içerideki işbirlikçileriyle elinden geleni yapıyor Erdoğan'ı indirmek için. 2014'e giderken de tüm gücünü seferber ediyor. Erdoğan'ı yalnızlaştırma ve itibarsızlaştırma operasyonu yürütülüyor. Hizmet Hareketi'nin ileri gelenlerinden Hüseyin Gülerce'nin tabiriyle "Erdoğan gitsin, AKP kalsın" planı devrede. Hizmet Tabanı da tüm dış kaynaklı fitnelere rağmen bu alçak planı görüyor ve Fethullah Gülen Hocaefendi'nin yolunda demokrasinin yanında saf tutuyor.
2003-4 ortamında seçilmiş hükümetin lideri Erdoğan'ı indirmek için yapılan dış destekli planlar o günlerde açıklanamıyor ve yazılamıyordu. Bugünse her şey ortaya çıktı ve bu alçak planı yapanlar yargılanıp, mahkûm oldu. 2013-4 ortamında da Erdoğan'a karşı dış destekli bu operasyonu yürütenler vakti gelince kanıtlarıyla açıklanacak ve yargılanacaklar.
Usta'nın Hikâyesi devam ediyor. Bu akşam 21.00'de Beyaz TV'de bu hikâyeyi tüm yönleriyle izleyeceksiniz. Kaçırmayın.