Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Yamyamların yeni oyunları ve 3 Eylül

Demokratik yöntemlerle iktidara gelmiş siyasi liderleri muktedir yapmamak ve sonrasında da yamyamca yöntemlerle yemek Türk devlet ve medya geleneğinin en temel özelliğidir.
İki gündür yazdığım gibi Menderes'in ve Özal'ın başına üşüşen yamyamlar milletin siyasi hafızasında yerini koruyor. O yüzden "Erdoğan'ı Yedirmeyiz" sloganı milletin büyük çoğunluğunda karşılık buluyor. Bu toprakların insanları "Halkın Başkanı oldum ama Devletin Başkanı olamadım" demek zorunda kalan Özal'ın trajedisini Tayyip Erdoğan'ın bir kez daha yaşamasını istemiyor. Artık askeri darbe olamayacağını, askeri vesayet döneminin tarihe gömüldüğünü biliyor Türkiye halkı. Öte yandan Kemal Tahir'in deyişiyle "Osmanlı'da oyun bitmez" sözünün gerçekliğini de iyi biliyor. Ne olduğunu tam anlamasa bile bir hinlikler-cinlikler yaşandığını seziyor ve Erdoğan'ın yanında saf tutuyor. Şu anlattığımız vesayetin tarihi yani diğer bir deyimle yamyamlığın tarihi milletin çoğunluğunun zihninde çakılı olarak duruyor.

Putkırıcı Özal
Özal'ın, 1988'deki cinayet teşebbüsünü TSK'nın kendisine bir uyarısı olarak yorumladığını ve bir süre reformist çabalarından vazgeçtiğini dün yazmıştım.
1989'un sonunda Cumhurbaşkanı koltuğuna oturan Özal 1990'a gelindiğinde rahatlamış ve yeniden putkırıcı liberal fikirlerini ifade etmeye başlamıştı. Özal dönemini anlatanların fazla değinmediği bir olay Özal'ın putkırıcılığında yeni bir perdeydi. 27 Mayıs 1960 darbesinin 30. yılında, yamyamlar tarafından öldürülen Adnan Menderes'in mezarını devlet töreniyle İstanbul'da özel bir yere taşıtmıştı Özal (Şu an kendisi de orada Menderes'in yanında yatıyor). 27 Mayıs 1990'da yaptığı konuşmada "Artık askeri vesayet dönemi bitmelidir" demişti.

Özal'ı itibarsızlaştırma operasyonu
Bütün bu gelişmelerden sonra yamyamlar Özal'ı itibarsızlaştırma çabalarını hızlandırdı. Geçenlerde Reha Muhtar Özal'a yönelik bu sistemli itibarsızlaştırma çabalarını çok güzel yazdı. Aynı itibarsızlaştırma operasyonu aynı yamyamlar tarafında 2001-2 döneminde de Ecevit'e yapılacaktı. 1990'larda Türk müesses nizamı Özal'ın işini bitirmeyi kafasına koymuştu. Yamyamlık tarihi yeni bir kurban daha istiyordu. Türk medyasının büyük çoğunluğu Özal'ın şikâyet ettiği askeri vesayet güçlerinin kontrolündeydi. Ünlü Türk gazetecilerin çoğunluğu yamyam zihniyetindeydi. Bu gazeteciler Özal'a "diktatör" diyorlardı ama Özal'ı öldürmeye kalkanları hiç sorgulamıyorlardı. Aynı vesayetçi medya 2000'lerde de Erdoğan'a karşı aynı yamyam taktikleriyle davrandı. Demokratik yolla seçilmiş Erdoğan'ın askeri darbeyle devrilmesini destekledi.
Özellikle 1990-93 arası askeri vesayet rejimi ile sürekli çatışan Özal 1993'te ani bir kalp kriziyle öldü. Türkiye halkının çoğunluğuna göre Özal "derin devlet" tarafından öldürülmüştü. Bu olay uzun süre hiç araştırılmadı ama son dönemde bir savcı bu dosyayı yeniden açtı ve Özal'ın zehirlendiğine karar verdi. Öyle ya da böyle Özal da safdışı edilmiş ve yamyamlar yine kazanmıştı.

Usta'nın Hikâyesi

Yamyamlar Mart 2003'ten beri de Erdoğan'ı yemeye çalışıyor. Önce babadan kalma yöntemleri denediler, sonra 1997 tipi postmodern yöntemleri şimdiyse güncellenmiş ultra-post-modern yöntemleri.
Erdoğan'ın hikâyesini burada yeniden yazmayacağım ama 3 Eylül akşamı Beyaz TV ekranlarında olmanızı tavsiye edeceğim. USTA'NIN HİKÂYESİ başlıklı belgesel için Osman Gökçek başta olmaz üzere Beyaz TV ekibi çok çalıştı, çok özendi. Osman, son 9 ayını tamamen bu işe adadı. Sonuç olarak evrensel standartlarda kaliteli bir iş çıktı. Başbakan Erdoğan da bu görüntüleri ilk kez canlı yayında izleyecek. Sürprizler, sadece bu belgesel ile de bitmiyor. Bugüne kadar hiç izlemediğiniz özellikte ve güzellikte bir program seyredeceksiniz. Üç gündür yazdığım hikâyenin devamı 3 Eylül akşamı Beyaz TV'de...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA