Bugün 23 Temmuz... Bugün, 23 Temmuz 1908 Özgürlük ve Demokrasi Devrimi'nin 105. yıldönümü...
***
Evet, 105 sene önce yaşanan şey bir Özgürlük ve Demokrasi devrimiydi ve bu önemli olay, bu güzel devrimi başaran Türkiye halkına unutturuldu.
Şu an halkın çoğunluğu bu tarihin ne anlama geldiğini bilmiyor bile.
***
İmparatorluğun çeşitli vilayetlerinde, Osmanlı'nın her türlü unsurunun beraber hareket ettiği, çok farklı görüşten, kimlikten, dinden insanların ortak bir dille özgürlük ve demokrasi talep ettiği ve bunu başardığı bir gündü 23 Temmuz... Sonra da bir daha asla bu derece ortak bir özgürlükçü- demokratik ruh yakalanamadı.
***
105 senedir bu ülkenin başına bela olan İttihatçı zihniyet 1908 devriminin yarattığı imkânları istismar etti. Doğabilecek bir demokratik rejimi erkenden boğdu. Hür ve adil seçimleri rafa kaldırdı. Derin yöntemlerle ve kanlı bir darbeyle iktidarı ele geçirmek hastalığını başlattı. Eski rejimin vesayeti yerine kendi vesayet rejimini inşa etmeye yöneldi.
Öte yandan bu İttihatçılar berbat bir yönetim sergiledi. Akıl almaz başarısızlıklara imza attılar. Bir terör rejimi yarattılar.
O yüzden bir süre sonra "İttihatçı" lafı tiksintiyle anılır oldu.
I. Dünya Savaşı sonrası İttihat ve Terakki'ye insanların bakışı o kadar kötüydü ki, Mustafa Kemal'in gazetelere ilk demeci "Biz İttihatçı değiliz" oldu.
***
Mustafa Kemal böyle diyordu ama bizzat kendisi 1924 sonrasında İttihatçılarla aynı zihniyette baskıcı bir tek parti rejimi kurdu. Kemalizm, İttihatçılığın bıraktığı vesayetçilik mirasına aynen sahip çıktı.
Anti-demokratik yöntemlerle iktidarı elde tutma hastalığı aynen sürdü. 1908 özgürlük ve demokrasi devrimini kundaktayken boğarak öldüren İttihatçılık ideolojisi yoluna kaldığı yerden devam etti ve ancak şimdilerde tasfiye edebildiğimiz zalim bir askeri vesayet rejimi yarattı. Fakat askeri vesayet sonrası da başka vesayetçi bürokratlar karşımıza çıktı. Türk demokrasisinin temel meselesi şu an budur.
***
23 Temmuz 1908 ruhunun iki temel talebi vardı...
Bürokratik tahakküme karşı tüm toplumsal kesimlerin özgürlüklerinin garanti altına alındığı bir anayasa...
Siyasal iktidarın hür ve adil seçimlerle elde edilmesi ve yine demokratik seçimlerle iktidarın el değiştirmesi...
***
23 Temmuz 1908'de imparatorluğun tüm vilayetlerinde onbinlerce insan Türkçe, Kürtçe, Arapça, Ermenice, Rumca, Bulgarca, İbranice pankartlarla bu temel talepler için hep birlikte yürüdüler.
1908 Devrimi sonrasında Türkiye'de siyasi partiler kuruldu. Hür ve adil demokratik seçimler yapıldı. Medeni demokratik siyasi hayat işlemeye başladı.
1908 devrimi sonrasında basın hayatı hareketlendi. Yüzlerce dergi ve gazete yayınlandı. Capcanlı bir fikir ortamı ve demokratik tartışma zemini doğdu.
1908 devrimi sonrasında her kesim haklarının bilincine varmaya başlamıştı.
Grevler yapıldı. Toplumun farklı unsurları demokratik yoldan hak arama kültürünü öğrenmeye başlamıştı.
Ve işte o zaman çok daha geniş coğrafyaya yayılan Türkiye halkının ortak bir vicdan ittifakıyla yarattığı bu özgürlük ve demokrasi devrimi İttihat Terakki'nin derin cinayetlerle ortamını oluşturduğu 1913 askeri darbesiyle sona erdi... İlk demokrasimiz 100 yıl önce kundaktayken öldürüldü.
***
Hâlâ o özgürlükçü-demokratik rejimi arıyoruz... Özgürlüklerin sivil bir anayasa ile garanti altına alındığı, seçimle gelenin seçimle gittiği ve vesayetçi bürokratik zihniyetin tam anlamıyla yok edildiği bir rejim istiyoruz... 23 Temmuz 1908'de de aynısını istediğimiz gibi.