Ferhat Ünlü belli ki "Dünyayı kadınlar yönetseydi savaşlar olmazdı; sadece birbirine küsmüş, birbiriyle konuşmayan uluslar" şeklindeki latifeye itibar etmiyor. Son romanı İlahi Kripto'da kadınlar tarafından idare edilen ve dünyayı kadınların idare etmesi gerektiğine inanan bir tarikatı ele almış.
Bu tarikat dünyayı bir ahtapot gibi sararak Armageddon adı verilen son büyük savaşı başlatmaya hazırlanıyor.
Ünlü'nün yazı ve romanlarında, hemen her defasında, beni hayran bırakan buluşlarla karşılaşırım. 'Kronosistler' yani 'zamana tapanlar' bunlardan biri oldu.
Tarihi geriye dönük olarak inşa etmekte, sembollere yeni anlamlar vermekte ve onları bir potada eritmekte o kadar başarılı ki yazar, kavramın kurgusal değeri ile metaforik değeri bir anda birleşiyor zihninizde.
Mistisizmin engin okyanusları, sonsuz vadileri, dipsiz kuyuları pek çok yazar için bir bataklığa dönüşür. Ezoterizmin büyülü bahçesine girmek hoştur ama bir kere girdikten sonra kaybolmadan çıkmak zordur.
Ferhat işte bu zorluğu başarıyor bir elinde gül, bir elinde çekiç tutarak. Kavramlarla ve anlamlarıyla olan bağınızı önce koparıyor, sonra yeniden kuruyor.
Başarılı olduğu ve bence onu gerçekten büyük romancı yapan hususlardan biri de en zor meseleleri en anlaşılır ve şiirsel hale getirmesi. Cümleleri uzatırken kısaltma ustası. Karmaşık olduğu kadar berrak... Fikir planında ne kadar komplikeyse ifade planında o kadar sade ve akışkan.
"Son başlangıçta mündemiçtir" diyor yazar... Sonunu iyi kötü bildiğimiz bir romanı okumamalı mıyız öyleyse? Elbette hayır. Çünkü "Başlangıç da sonda mündemiçtir."
Öleceğimizi bildiğimiz halde yaşamak gibi... Bilgi ve görgümüzün aslında bir sanrı olduğunu, olabileceğini anlamak gibi... Ya tanıdığımızı sandığımız kimseyi aslında tanımıyorsak?
Hapishanedeki yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymiş mahkumlara okumayı sevdirmeye çalışan bir öğretmen Hamlet'i şöyle anlatır: "Bu kitapta aşk, kıskançlık, entrikalar, taht kavgaları, aldatma, ensest ve cinayet var."
Kimileri için zaman bir hapishanedir. Bu zaviyeden baktığımızda Zamana Tapanlar aslında bir tür casusluk ve polisiye romanı. Komplolar, cinayetler var. Aşk ve nefret, şehvet ve acı, sanat ve siyaset, hayat ve ölüm durmaksızın birbiriyle çarpışıyorlar.
Hatta romanın içinde yazılan bir roman var...
Sonuçta iyiler kazanıyor mu diye soracak olursanız kesin bir yanıt veremem. Çünkü yazarın ve sizin iyiden ve kötüden ya da kazanmaktan ve kaybetmekten anladığınız şeyler farklı olabilir.
Romancı ve kahramanı gerektiğinde trajediyi isteyebilen ve hayır demeyi bilen biridir; kokaine, kadınlara ve büyük romancılık vaadlerine.
***
SİZ NEREDEN OKUYORSUNUZ?
Kitap mevzubahis olduğunda eskiye rağbet her zaman vardır. Üsküdar meydanında bu yıl dördüncüsü düzenlenen Sahaf Festivali'ni dolaşırken bunu gözlemledim.
Etkinliğe bu yıl 73 sahaf katılmış. 17. yüzyılda basılmış kitaplar da var; birkaç yıl önce basılıp ikinci ele düşmüş kitaplar da. Üstelik festivale ilgi gösterenlerin yaş ortalaması beklediğimin hayli altında. Umut verici.
Karşılaştığım gençlerin alaka duyduğu kitaplar arasında okumak ve yazmakla ilgili olanların da bulunması beni sevindirdi. Hem okumanın hem de yazmanın yalnızca tesadüflerle ya da ilhamla kabil olmadığını, işin ilmini bilmenin de gerekli olduğunun farkındalar.
Bu arkadaşlarımızdan biri Tim Parks'ın geçtiğimiz yıl Türkçeye çevrilen Ben Buradan Okuyorum adlı denemelerini tavsiye etti. Hemen alıp okudum. Beşer sayfalık 37 denemenin hepsi de okur ve yazarlık hakkında keyifli bilgiler ve ilginç tezler içeriyordu.
Öykülere ihtiyacımız var mı? Telif hakkı önemli mi? Nobel'in kusuru ne? Para daha iyi yazmanızı sağlar mı? Her kitabı ille de bitirmemiz mi lazım? Onaylamak için mi sorgulamak için mi okuruz?
Parks bu ve benzeri sorular sorup yanıtlarını arıyor. İtalya'da verdiği derslerin bir özeti sayılabilecek şekilde blogunda yayımladığı bu yazılar katılmayabileceğiniz önerme ve çıkarımları olsa da düşünmenizi sağlıyor.
Okuyan, yazan, çeviren amatör ya da profesyonel herkesin en azından göz atmasında yarar var.
***
ORTADOĞU VE ORDU
Kütüphanemde sürekli genişleyen bir SETA kitaplığı var. Bu düşünce kuruluşu özgün dergi, rapor ve kitaplarla yayıncılık işinde emin adımlarla ilerliyor.
Son kitabın yazarı Veysel Kurt. Adı: Ortadoğu'da Ordu ve Siyaset.
İran, İsrail, Mısır, Cezayir, Irak, Suriye, Suudi Arabistan ve Pakistan örneklerini inceleyerek ordunun siyasetteki, toplumsal ve ekonomik yapının şekillenmesindeki rolünü anlatmış Kurt.
Kitapta aynı zamanda bu ülkelerin modernleşme öykülerine ve Arap Baharı adı verilen olaylar zinciri sırasında yaşanan değişimlere dair veri ve gözlemler var. Benzeyen ve benzemeyen yönleriyle anlatılan bizim hikayemiz.