Türk Devletleri Teşkilatı'nın (TDT) kurucu belgesi Nahçıvan Anlaşması'nın 15. yıldönümünde, Türk Devletleri arasında 'dilde, fikirde, işte birlik' şiarıyla derinleşen işbirliği sürecini 'küresel düzen'in hayli zorlu, hayli karmaşık, hayli jeopolitik gerginliklerle bezeli dönüşüm süreci içindeki anlamıyla da idrak etmekteyiz. Temel gerçek şu; 1850'den itibaren hız kazanarak, Türk Devletleri Teşkilatı'nı temsil eden coğrafyanın merkezinden Atlantik'in ortasına doğru yer değiştiren 'küresel sıklet merkezi', yaklaşık 80 yıl aynı noktada kaldıktan sonra, son 25 yılda yeniden Atlantik'in ortasından Türk Devletleri Dünyası'nın merkezine geri dönüşünü gerçekleştiriyor. Küresel sistemdeki onca fırtına, küresel ve bölgesel savaşların, çatışmaların özü de söz konusu kaçınılmaz yer değişikliğinin durdurulmasına veya belirli bir dönem için yavaşlatılmasına yönelik çırpınışların yansıması olarak analiz edilmeli.
Özünde, dünya tarihinde farklı bir ağırlığı söz konusu olan üç kıta, Asya, Avrupa ve Afrika'nın ekonomik, ticari, siyasi, askeri bağlantısallık ağının merkezi de, bu temel gerçekten hareket ile, yine Türk Devletleri Dünyasının tam merkezine doğru hareketini sürdürmekte. Bu nedenle, bir tarafta ulusötesi yapılar, bir tarafta ise küresel güç merkezlerindeki müesses nizam kurumları, var güçleriyle Türk Devletleri arasında derinleşen kardeşliği, ekonomik, ticari, siyasi ve askeri işbirliğini, Türk Devletleri'nin kıtaları birbirine bağlayan ulaştırma ve lojistik ağı atağını parçalamaya, ülkelerimiz arasındaki işbirliğini beyhude çabalarla sabote etmeye çalışıyorlar. Oysa, Türk Devletleri'nin tümü, hepimiz bu tarihi, insani değerlerle örülmüş kardeşliğe dayalı işbirliğinin Türk Dünyası'nı küresel ekonomi-politik sistemde ne kadar güçlü bir konuma taşımakta olduğunun farkındayız. Bu nedenle, aramızdaki bu sımsıkı birlikteliği, kardeşliği zehirlemeye çalışan her türlü yapıyla mücadelede her daim uyanık olmak zorundayız.
Sayın Cumhurbaşkanımız, küresel sınamalarla mücadelemizde en önemli gücümüz ve uluslararası sistemin yeni sinerji merkezi olan Türk Devletleri Teşkilatımızı güçlendirmeyi sürdüreceklerini kararlı bir şekilde vurguluyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın kararlı ve vizyoner liderliğinde, benim de bir parçası olduğum yaş kuşağı ve büyüklerimiz için Türk Dünyası'ndaki tarihi ve insani kardeşliğin en anlamlı nişanelerinden birisi olan Türk Devletleri Teşkilatı'nın yüreğimizde kopardığı sevinç ve fırtınayı tarif etmek çok zor. Bu nedenle, bu kardeşliğin ve derin işbirliğinin 21. Yüzyıl ve küresel düzenin yeniden yapılanma sürecinde taşımakta olduğu paha biçilmez anlamı genç nesillerimize en iyi şekilde anlatmak ve benimsetmek gibi ulvi bir görevimiz de söz konusu.
Bu nedenle, yeni enerji teknolojilerinde, yeni dijital teknolojilerinde, konvansiyonel ve yeni nesil savunma teknolojilerinde, siber güvenlik teknolojilerinde, kritik mineral ve maden teknolojilerinde, ticaret, ulaştırma, lojistik ve enerji koridorlarının geliştirilmesi ve genişletilmesinde, tüm bir Türk Dünyası coğrafyası için ortak gümrük ve ticaret işbirliği süreçlerinin derinleştirilmesinde; tüm bu tarihi adımların ortak dil ve fikir birliği ile derinleştirilmesinde aralıksız yoğun çalışmamız gerekiyor. Türk Devletleri'nin birlikte inşa edeceği ulaştırma, lojistik ve kalkınma koridorları, sadece Avrasya'nın kaderini değiştirmeyecek; özünde Türk Dünyası'nın çevresindeki büyük bir coğrafyayı da, Afrika'yı da daha müreffeh bir geleceğe taşıyacak. Küresel rekabetin geleceğinde daha iddialı olmamız adına derinleştireceğimiz işbirliği Türk Devletleri'ne trilyon dolarlar düzeyinde bir katma değer ve refah olarak dönecek.