Yurtdışında, hele Avrupa'da yaşayanlar bilir. Sabah'ın 7'sinde mesaj atmak alışılmış bir durum değildir. Ama pazartesi sabahı, istisnasız tüm OECD üyesi ülkelerin daimi temsilci büyükelçilerinin, Türkiye'deki 100 yılın en ağır depremine, bu tarihi felakete yönelik üzüntülerini ve başsağlığı dileklerini içeren mesajlarını almak çok anlamlı ve değerliydi. Ne gariptir, o gece hiç uyku tutmadı. Saat 04.00 civarında oyalanmak için tekrar cep telefonumu açtığımda, içimde hissettiğim tarifsiz sıkıntının nedeni ülkemizin karşılaştığı en büyük deprem felaketlerinden birisi olarak karşımdaydı. Bu nedenle, felaketten 3 saat sonra, tüm mevkidaşlarımızdan başsağlığı mesajı almak, insanlık göstergesi kadar, depremin büyüklüğünün ne derece hızlı dünyaya intikal ettiğini anlamak adına da ibret vericiydi. Ardından, aynı zaman diliminde Şili'de de bir deprem olduğunu anladım mesajlardan. Ben de Şilili mevkidaşıma başsağlığı ve üzüntülerimi ilettim güçlü bir şekilde.
Sabahın erken saatlerinden itibaren, OECD'de görev yapan farklı düzeylerdeki tüm Türk vatandaşlarından ülkemiz için ne yapılması gerektiği konusunda aralıksız mesaj ve telefon almaya başladık. Bu telefonlar, Fransa'da faaliyetlerini sürdüren Türk kökenli firmalar ve Türk firma sahipleriyle de devam etti. Herkes bulabildiği ilk vasıtayla, otomobil, kamyon veya TIR fark etmez, bir taşıtla yardım taşımak istiyordu.
Öncelikle, AFAD ve Kızılay'a acil bağışta bulunmak isteyenler için resmi hesap bilgilerini paylaştık. Öğlene doğru, birçok daimi temsilci büyükelçi, ülkelerinin arama kurtarma timleri ve yardım uçakları ile ilgili bilgileri paylaşmayı sürdürüp, istediğimiz her türlü talebe hazır olduklarını belirtti. Çok taraflı bir teşkilatın, OECD'nin çatısı altında, yüksek nitelikte insanlarla birlikte, dünyanın geleceği için birlikte çalışma yürütürken, bu yüksek kalitedeki insanların, aynı zamanda 'yüksek gönülde' insanlar olduğuna da bir kez daha şahitlik ettik. OECD çatısı altındaki pek çok bölüm direktörü, bölümlerindeki tüm profesyonellerin Türkiye'ye nakdi ve ayni yardım için seferber olmak istediklerini belirttiler.
OECD'nin 'şampiyon belediye başkanları inisiyatifi'ne ilk kez Türkiye adına kabul edilen Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin için, OECD'nin inisiyatiften sorumlu ekip lideri her türlü desteğe hazır olduklarını ve inisiyatifin yeni dönem başkanı İzlanda'nın Reykavik belediye başkanının destek mektubunu Başkan Fatma Şahin'e göndereceğini belirtti.
OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann, depremden 6 saat sonra, çok büyük üzüntü ve şok içinde olduğunu belirterek başsağlığı dileklerini iletti. Cormann, Costa Rica'da olmasına ve aradaki saat farkına rağmen çok hızlı geri dönüş gerçekleştirdi ve tüm OECD'yi seferber edecek bir tutum ortaya koydu. Genel Sekreterlik kabinesinin tüm üyelerinden de güçlü bir şekilde derin üzüntü ve başsağlığı mesajları, her türlü yardıma hazır oldukları mesajlarını ardı ardına aldık.
Bu tablo, zaman zaman politika oluşturma süreçlerinde ayrışan fikirlerle, kaliteli bir tartışma ortamı olsa da, konu 'insanlığı' gerektiren bir husus olduğunda, çok taraflı teşkilatlar ve sistemdeki kültürün ne kadar 'kapsayıcı', ne kadar 'insani' olduğunu bir kez daha gösterdi. Elbette, dünya zor bir dönemden geçiyor. Elbette, küresel ekonomipolitik zor sınama ve zor sınavlardan geçiyor. Ancak, bu düzeyde trajedilerde, afetlerde, felaketlerde, başka konularda ciddi tartışan insanların, 'insanlık' adına bir anda kenetlenecek ve tüm yüreklerini ortaya koyacak kadar da sağlam değerlere sahip olduklarına, insani değerlerini asla kaybetmediklerine de şahit oluyoruz. Bu durum, hiç kuşkusuz Dünya Ticaret Örgütü gibi diğer uluslararası teşkilatlar için de geçerli.
Türkiye değer verilen, sevilen ve başına bir zorluk geldiğinde, dünyada herkesin, her ülkenin insanlık adına desteğe hazır olduğu bir ülke. İşte, bu temel gerçekle ve yüreğimizdeki güçle, yaralarımızı da her zamanki en başarılı şekilde sarmayı bileceğiz.