2022 dünya ekonomisi açısından 'yatırımlar' boyutunda iyi bir yıl olarak geçmedi. Birleşmiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) sekretaryasının son 'küresel yatırım eğilimi izleme raporu' 2023 için de 'yatırımlar' boyutunda beklentinin güçlü olmadığına işaret ediyor. Malum, ülkeler açısından yatırımlar ikiye ayrılır; birincisi doğrudan yatırımlar. Ülke ekonomisine yeni bir tesis, yeni bir fabrika, yeni bir okul, yeni bir havalimanı, yeni bir otoyol kazandırmak adına, ülkenin milli servetini, tüm fiziki unsurlarını arttırmaya yönelik yatırımlardır. Söz konusu yatırımlar 'sıfırdan arsa, arazi üzerine yatırım' (greenfield) olarak da adlandırılır. Eğer, söz konusu yatırım zaten var olan şirkete, firmaya, fabrikaya, tesise ortak olmak veya tümüyle satın almak şeklinde ise, buna 'birleşme veya satın alma' amaçlı (M&A, brownfield) yatırım diyoruz.
2022, iki 'siyah kuğu'nun küresel enerji ve gıda arz krizine bağlı olarak, küresel enflasyonun sıçramasına sebep olan negatif etkisi ve merkez bankalarının da küresel enflasyon etkisini kırmak adına politika faizini yükseltmeleri ile, hayli meşakkatli bir yıl olarak geride kaldı. Buna uluslararası finans sisteminde artan bir şekilde, küresel borç sarmalına karşı duyulan endişenin katlanmasını da ekleyin. Dünya genelinde 2022'de 'sınır ötesi' birleşme ve satın almaların yüzde 6, ABD bazlı olarak yüzde 50 gerilemesi şaşırtıcı olmamalı. Türkiye gibi önde gelen bir kaç G20 ülkesinin sürdürmekte oldukları doğrudan mega proje yatırımları olmasa, doğrudan yatırımlar tablosu da parlak değil.
Nitekim, Avrupa'da 2022 boyunca doğrudan sabit sermaye yatırımlarının yüzde 15 gerilemesi şaşırtıcı olmamalı. Buna karşılık, İtalya'nın yüzde 11 artışla tüm Avrupa'dan ayrışmış olması da not alınmalı. Çin ise, ülke içerisinde 2022 başında duyurulmuş olan doğrudan yatırımlarda yüzde 31 iptal yaşasa da, sınır ötesi olarak yürüttüğü projelerin finansmanını 2022'de de yüzde 11 arttırmayı bildi. Hindistan, 2022'yi ülke içerisinde ikiye katladığı yeni doğrudan yatırım duyurusunun yanı sıra, sınır ötesi yürüttüğü projelere olan finansman desteğini de yüzde 34 arttırarak tamamladı. ASEAN ülkeleri gurubu ise, 2022'de kendi ekonomilerine yönelik yurtdışından gelen yeni şirket birleşme ve satın almalarında yüzde 74 daralma yaşasalar da, ülke içerisinde yeni doğrudan yatırım hamlesini yüzde 21 arttırdılar. Brezilya da 2022'de, önceki döneme göre, ülke içerisinde doğrudan yatırım hamlesini üçte bir arttırmış olsa da, sınır ötesi yürüttüğü projelere finansmanını yüzde 17 daraltmak durumunda kaldı.
Ülkelerin büyük bir kısmında, doğrudan yatırım hamlelerini ağırlıklı olarak, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak, yenilenebilir enerji yatırımları hamleleri oluşturmakta. Bununla birlikte, Rusya- Ukrayna Savaşı'nın artan bir tempoda arttırdığı ekonomik belirsizlik ve önde gelen merkez bankalarının halen faiz arttırma eğilimi içerisinde olmaları, 2023 yılı küresel büyümesinin 2022'den daha düşük olacağını göstermekte. Her ne kadar, IMF 2023 küresel büyüme tahminini yüzde 2.7'den, bu hafta yüzde 2.9'a yukarı yönde revize etse de, bu oran 2022 için tahmin edilen yüzde 3.4 büyüme oranının gerisinde. Buna, doğrudan yatırımlarda gerilemenin ve yavaşlamanın devam edeceğini kattığımızda, 2023'de dünya ekonomisinin 'tüketim' ile büyüyeceği; dünya genelinde küresel pandemi nedeniyle ertelenmiş bilhassa lüks mal ve hizmet tüketim harcamaları ile dünya ekonomisinin büyümeyi sürdüreceği anlaşılıyor. Ancak, gayrimenkul yatırımları açısından o ölçüde kolay bir yıl olmayacak. IMF, son raporunda, küresel enflasyon riskine bu yıl da dikkat edilmesinin önemli olduğunu hatırlatıyor. Gözler, Çin, Hindistan, Türkiye, Endonezya gibi G20'nin 'büyüme lokomotifi' ülkelerinde olacak.