Geride bırakmaya hazırlandığımız 2022 yılı başında dünyanın önde gelen düşünce kuruluşları ve uluslararası ekonomi teşkilatları tarafından sıralanan 5 temel risk 'Kovid-19'un yeni varyantlarının ülkeleri yeni karantina ve kısıtlama kararlarına zorlayıp, zorlamayacağı; küresel emtia fiyatlarında tedarik zinciri sorunları nedeniyle süregelen fiyat dalgalanmalarının küresel enflasyon baskısını 2022 yaz başına kadar devam edip ettirmeyeceği; başta ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) olmak üzere, yükselen enflasyonu yüksek faizlerle bastırma eğiliminin hem ağır durgunluk, hem enflasyon oranında beklenen yavaşlamayı sağlamaması, hem de artan işsizlik ile önde gelen ekonomileri 'stagflasyon riski'ne sürükleyip sürüklemeyeceği idi.
Yine geçen yıl, tam da bu tarihlerde kaleme aldığımız 2021-2022 küresel ve yerel ekonomik beklenti değerledirmelerinde, yukarıdaki paragrafta sıraladığım 2022'ye yönelik 3 temel riskin üstüne, 4. bir risk olarak Çin ve Rusya'dan kaynaklanabilecek risklerdi. Çin kaynaklı risk, Çin'in Atlantik ülkelerine bir nevi gözdağı vermek için, küresel tedarik zincirine sağladığı hammadde, ara mamul, nadir toprak elementleri, çip ve nihai ürünleri, 'Kovid- 19' riskini ve virüse karşı kısıtlama-karantina tedbirleri bahane ederek, sağlayamaması veya sağlamamasıydı. Bu risk anlamlı ölçüde gerçekleşti ve küresel tedarik zincirinde Çin ve Asya kaynaklı sorunlar, başta otomotiv ve akıllı cihazlar endüstrileri olmak üzere, sektörlerin üretim ve teslimatlarında ciddi gecikmelere sebep oldu. Otomotiv endüstrisinde teslimatlar 3 ile 6 ay sarktı. Ama, hiç şüphesiz, geçen yılı bitirirken değindiğimiz Rusya kaynaklı risk, yani Rusya'nın Ukrayna bazlı bölgesel ve küresel sorunu tırmandırma riski, daha yılın hemen başında, 24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna'ya karşı askeri operasyon başlatması ve Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlamasıyla, küresel ekonomi-politiğin önde gelen aktörlerinin dahi tahminlerinin ötesinde bir aşamaya geçti. Raporda, göz önünde bulundurulması gerektiğini belirttiğimiz risk ne yazık ki gerçekleşti. Oysa, daha 2019 yılında, dünyanın önde gelen kuruluşları tarafından yapılan küresel risk analizlerinde, tüm dünyayı etkisi altına alacak bir küresel virüs salgını riski de, bölgesel bir sıcak çatışmanın küresel bir siyasi krizine dönüşme ollasılığı da küresel risk başlıkları arasında hayli alt sıralarda yer almaktaydı. Bu tür gerçekleşme olasılığı düşük; ancak, gerçekleşince de, ana ve artçı şoklarıyla tüm dünyayı sarsan gelişmeler uluslararası ekonomi-politik literatürde 'siyah kuğu' olarak adlandırılmakta.
2019'un hemen sonundan başlayarak, 2022'nin sonuna kadar geride bıraktığımız 3 yıl, dünya ekonomisi ve küresel ticaret açısından, 2 'siyah kuğu', 'küresel virüs salgını' ve 'Rusya-Ukrayna Savaşı'nın gölgesinde, tüm dünya için, elbette Türkiye için de önemli sınamaları, önemli meydan okumaları, önemli mücadeleleri de beraberinde getirdi. Türkiye, ekonomi alanında reel sektörü ve ihracatı destekleyici 'akıllı' bir ekonomi politikası seti ile, 2020 yılında dünyanın önde gelen 50 önemli ekonomisi arasında, yılı pozitif büyüme ile bitirebilmiş sadece 5 ülke arasında 4., 2021 yılını ise yüzde 11'in üzerinde büyüme ile OECD ülkeleri arasında 2., G20 ülke arasında ise 3. sırada bitirdi. Başat OECD, IMF ve Dünya Bankası, dünya ekonomisinin önde gelen teşkilatlarının tümünün yeni raporları, Türkiye'nin 2022'yi de yine yüksek bir büyüme performansı, OECD'de yine ilk 2'de, G20'de de yine ilk 3'de tamamalayacağını gösteriyor. Üstelik, ara vermeksizin kırılan ihracat rekorları ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez 250 milyar doları geçecek bir ihracat hacmiyle
2022 için belirttiğimiz son risk ise, önde gelen ülkelerin maliye politikası açısından da, aşırı yüksek kamu borçları ve oldukça ağır bütçe açığı sorunları nedeniyle, geniş halk kütlelerini destekleyecek kamu mali destekleri konusunda bir alan daralması yaşayacakları riskiydi. Bu da gerçekleşti. Ülkeler, daha küresel pandeminin sorunları ve etkileri bitmeden, 'Savaş'ın getirdiği küresel enerji ve gıda krizi ile, enerji ve gıda fiyatlarındaki yükselişe karşı hane halklarını, reel sektörü kollamak ve destelemek konusunda ciddi zorluklar yaşadılar. Daha da ağır olanı, zaten ciddi bir kamu borç stoku sorunu var iken, daha da borçlanarak, kamu borç stoku sorununun daha da derinleşmesini engelleyemediler. 2023'de bizi ne tür riskler bekliyor; onu da bir sonraki yazımızda kaleme alacağız.