Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

IMF: “Henüz en kötüsü yaşanmadı”

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Keynezyen yaklaşım uzun zamandan beri ekonomi gündeminden uzak tutulduğundan, uluslararası ekonomik teşkilatların tümü, son raporlarında 'neoliberal' anlayışa takılı kalmaktan önemli bir çelişki yaşıyorlar. Öyle bir çelişki ki, gerek IMF, gerek Dünya Bankası, bir yandan küresel ölçekte gözlemlenen 'enflasyon baskısı'nı kontrol altına almak için merkez bankalarının faiz arttırması gerektiğinden söz ediyorlar; bir yandan da faiz artışları ile hane halkının tüketimi ile reel sektör yatırımları önemli ölçüde yavaşlar ise, bilhassa 2023'de kritik düzeyde bir 'resesyon riski'nden söz ediyorlar.
Bir yandan, küresel ölçekte 'hayat pahalılığı'nın evrensel bir soruna dönüştüğünden söz ediyorlar; diğer tarafta ekonomiler çok soğur ise, işssizlik sorunun artmasından duydukları endişeyi dile getiriyorlar. Çünkü, 'enflasyon şoku' ve 'hayat pahalılığı'na yönelik çözüm metodolojisinde, kamu mali politikalarını, kamu mali araçlarını ve hükümetlerin direkt ekonomi politikalarının nasıl devreye alınabileceği hususunda bir 'el kılavuzu'nu uzun bir süredir kullanmamaktalar. Bu nedenle, para, maliye ve direkt kontrol politikalarından oluşan keynesyen heterodoks yaklaşım, 'alışılmış', 'ezberlenmiş', hatta 'banalleşmiş' neoliberal ortodoks yaklaşıma göre çok daha geniş bir hareket alanı sağlar.
Üzücü olan şu; dünyanın önde gelen uluslararası ekonomik teşkilatları 'ezber'e dayalı bir çözüm çabası içerisinde. Oysa, ne bugünkü enerji krizi 1970 petrol krizlerine benziyor; ne önde gelen ülkelerin kamu maliyesi pozisyonları aynı durumda. Ne, para politikası aynı esnekliğe sahip, ne de faiz artışlarına piyasalar aynı tepkiyi veriyor. Daha da karmaşık olan nokta, 1970'li yılların 'maliyet enflasyonu şoku'ndan daha karmaşık, çok yönlü, daha güçlü bir trendle yükselişini sürdüren bir maliyet enflasyonu ve önde gelen ülke ekonomilerinde zaten kırılgan bir denge söz konusu iken, salt 'para politikası' ile bu derece karmaşık bir 'maliyet enflasyonu' yapısı ile mücadele etmek, henüz en kötüsünün yaşanmadığı" gerçeğiyle işi büsbütün karmaşıklaştırıyor.
IMF'in 'geçim kriziyle mücadele' başlığıyla yayınlanan raporu, küresel ekonominin bir dizi çalkantılı zorluk yaşadığını vurgulamakta. Yüksek enflasyonun, dünyanın önemli bir bölümünde sıkılaşan mali koşulların, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ve Kovid-19 küresel virüs salgınının ekonomik görünüm üzerinde ağır bir baskı oluşturduğu bir ortamda, IMF 2022'ye ilişkin küresel ekonomik büyüme beklentisini yüzde 3.2 olarak korurken, gelecek yıla dair tahmini yüzde 2.9'dan yüzde 2.7'ye düşürmüş durumda. Tüm bu değerlendirmelere rağmen, raporda 'kamu maliyesi politikalarının da bir yandan para politikasıyla uyumlu olarak yeterince sert bir çizgiyi benimserken; diğer yandan hayat pahalılığı baskılarını azaltmayı amaçlaması gerektiği'nin vurgulanması, Sizce de yeterince çelişkili değil mi? Salt neoliberal ortodoks anlayışta ısrar etmeyi sürdürürler ise, daha çok çelişki yaşayacaklar.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA