Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

Enerjide Avrupa’nın zorlu sınavı

Bu yaz, Avrupa'nın önümüzdeki sonbahar ve bilhassa 2023 kışı açısından, enerji ihtiyaçlarının karşılanması adına zor bir 'sınav' dönemi olacak. Öncelikle, siyasi kırılmalar. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın tetiklediği 'enerji arz güvenliği'ne yönelik gerçeklere ve artan risklere kadar, Avrupa'nın öncelikli gündemi 'yeşil dönüşüm' ve 'yeşil enerji'ydi. 'Yeşil Mutabakat' (Green Deal) da bunun en temel politika ve uygulama alanını oluşturmakta. Bununla birlikte, 24 Şubat'tan bu yana, savaş patlak verdiğinden bu yana, Rusya'dan artarak devam ederek gaz sevkiyatı kısıntısı, 3'e, hatta 4'e katlanan doğalgaz metreküp fiyatlarıyla birleşince, 'ne olursa olsun yeşil' söylemi karar vericiler nezdinde ister istemez bir kırılma yaşamakta.
Gerek hane halkı, gerek sanayi kuruluşları, gerek ticarethaneler, tüm enerji tüketicilerinin ağır fiyatlarla karşı karşıya kalmaması adına, 'yeşil devrim'i düne kadar hararetle savunan ülkeler, en aciliyetle 'kömür' ve 'petrol'le çalışan termik santraller dahil, tüm enerji üretim imkanlarını ve üretim tesislerini devreye almış durumdalar. Bu noktada, 6 Temmuz Çarşamba günü de, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından, üye ülkelerdeki enerji yatırımlarının sınıflandırılmasına ilişkin yeni kuralları içeren, AB'nin mali etiketleme 'taksonomi'sine yeni nesil 'doğalgaz' ve 'nükleer' yatırımlarının dahil edilmesini sağlayacak yasa tasarısı AB Parlamentosu'ndan geçti. Yasa tasarısına karşı çevreci STK'lar ve siyasetçilerin tüm çabalarına rağmen, veto için gerekli 353 oyu bulunamadı; 'hayır' diyenler 278'de kaldı.
'Enerji arz güvenliği', şu an için 'yeşil dönüşüm'e ağır basmış gözüküyor. Bununla birlikte, AB Komisyonu, yasa tasarısı hazırlanırken, '2050 netsıfır karbon' hedefinin gözetildiğini; kömür ve petrolle tümüyle vedalaşmak için, 'doğalgaz'ın bir süre daha, 'nükleer'in ise daha uzun soluklu olarak enerji tedariki denkleminde tutulması gerektiğini izah etmeye gayret sarf ediyor. Ülke hükümetlerinin AB Parlamentosu kararına 11 Temmuz'a kadar itiraz hakkı olsa da, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ana ve artçı şokları ortadayken, ülkelerden itiraz gelmeyeceği düşünülüyor. Bu arada, Almanya ve Fransa, Avrupa Kıtası'nda yaşanan tarihi doğalgaz maliyet artışı nedeniyle, üretim maliyetleri ile tüketiciye sunulan fiyat arasında mali kırılma yaşayan firmalar için bir dizi tedbiri devreye alıyor.
Buna göre, Almanya'da, geçtiğimiz salı günü Federal Hükümet'in gerçekleştirdiği yasal değişiklikle, enerji şirketleri, müşterileriyle arasında var olan sözleşmelere rağmen, tedarik zincirinde görülen maliyet artışını, alıcıları olan belediyelere, sanayiye ve vatandaşa gelecekte yansıtabilecek. Ancak, yansıtma, daha önce abone ile yapılmış sözleşmede saptanmış ücret ile tedarik edilen doğalgazın fiyatı arasındaki fark kadar olabilecek, bunu aşamayacak. Ayrıca tedarik zincirindeki maliyet artışının fiyata, dolayısıyla da müşteriye yansıtılabilmesi için ülkede acil durum ve alarm seviyesi ilan edilmiş olması şartı koşuluyor. Almanya ise haziran ayı başında, 'erken uyarı'dan, 'alarm' seviyesine geçti.
Fransa'da ise, Başbakan Elisabeth Borne, daha önce özelleştirilen ülkenin en büyük elektrik dağıtım şirketi EDF'nin "enerji güvenliği" adına yeniden kamulaştırılacağını duyurdu. Yeniden kamulaştırmanın EDF'nin en kısa zamanda kapasitesini artırmasına yol açması ümit ediliyor. Almanya'dan başlayarak, tüm Avrupa'da en kritik önlem ise, 'enerji tasarrufu' seferberliği. Bunun yanı sıra, binalarda yalıtım ve 'enerji verimliliği' projelerine ciddi mali destekler artıyor. Doğalgaz depoları ise, Norveç'teki grev gibi pek çok nedenle, sonbahar başına dolmazsa, önümüzdeki kış zorlu geçecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA