Rusya-Ukrayna gerginliği, bölgesel ve küresel ölçekte uluslararası enerji piyasaları ve küresel enerji dengeleri açısından kısa dönemli olduğu kadar, kalıcı, uzun dönemli etkileri olacak gelişmeleri tetiklemiş durumda. Rusya'nın uluslararası hukuka tümüyle aykırı askeri operasyonu, sebep olduğu kısa ve uzun vadeli belirsizliklere bağlı olarak, küresel petrol ve doğalgaz fiyatlarını ciddi oranda arttırdı. Bunun yanı sıra, Avrupa'dan Asya'ya uzanan geniş bir coğrafyada, Rusya'nın petrol ve doğalgazına bağımlılık, Rusya'yı bir an önce uluslararası hukuk alanına çekmek üzere devreye alınan yaptırımlar açısından, karışıklık ve belirsizliği arttırıyor. Bilhassa, Avrupa'nın doğalgazın yüzde 45'ini Rusya'dan tedarik ettiğini dikkate aldığımızda.
Bu nedenle, Avrupa'nın bilhassa doğalgazda Rusya'ya bağımlılığının azaltılması en öncelikli konu haline gelmiş durumda. Bu noktada, Avrupa Birliği Komisyonu OECD bünyesindeki Uluslararası Enerji Ajansı'ndan (IEA) Avrupa'nın doğalgazda Rusya'ya bağımlılığını azaltacak bir çalışmayı hızla tamamlamasını talep etti. Neredeyse 5-6 günde tamamlanan detaylı çalışma ve öne çıkan 10 öneri ve tedbir, küresel enerji dengeleri açısından 'enerji verimliliği'nin ve enerji türevlerinin etkinliğinin arttıracak yeni metotların, yeni teknolojilerin geri dönülmeksizin önceliklendirileceğini gösteriyor. 24 Şubat 2022, sadece küresel ulaşım ve lojistik koridorları açısından değil, küresel enerji dengeleri açısından da bir milat oluşturacak.
IEA'nın önerileri arasında, enerji verimliliğinden yenilenebilir enerji imkanlarına daha da ağırlık verilmesi; ısı pompasından enerjide kaynak çeşitlendirmesine; hatta, evlerde ve binalarda sadece ısı termostatını 1 derece azaltarak 10 milyar metreküp doğalgaz tasarrufuna kadar uzanan basit, kapsamlı ve kalıcı çözümler söz konusu. Bunun yanı sıra, Avrupa'nın piyasadaki yüksek fiyat direncini ve paniği kırmak adına belirli bir süre gaz depolama miktarını minimum düzeyde tutması da önerilmiş. Hayli kritik bir konu ve 10 öneri ve tedbir içerisinde 4. sırada yer alan bir diğer önemli başlık, yeni rüzgar ve güneş enerjisi projelerine hız verilmesi. Türkiye ve İtalya'nın son derece güçlü bir şekilde, kısmen İspanya'nın da sahip olduğu jeotermal enerji imkanını da katabiliriz.
Yani, yenilenebilir enerji üretim kapasite artışını yeni tesis yatırımları ile hızlandırmak gerekecek. AB tarafı, 2020 yılına göre 2021'de yüzde 15 artışla, yenilenebilir enerji üretim kapasitesinden, kaynaklarından ürettiği elektriği 100 terawatt-saate (Thw) getirdi. IEA, 2022'de 100 terawatt-saat üretimin yüzde 20 daha arttırılması için imkanların seferber edilmesini öneriyor. Bir başka imkan açısından, konutlarda ve iş yerlerinde, fabrikalarda, çatıda güneş panelleri yatırımlarında, AB açısından 3 milyar euro tutacak ve çatıya güneş panelleri yatırımlarının yüzde 20'sine hibe verilmesini sağlayacak bir finansman desteği sayesinde, AB'nın yıllık elektrik enerjisi çıktısına bir 15 terawatt-saat daha katkıda bulunabileceği belirtiliyor. Enerji verimliliğine yönelik geniş kapsamlı projeler ile nükleer ve bioyakıtın da enerji dengelerine dahil edilmesi de önerilmekte. Tüm bu başlıklar, Türkiye'nin enerjideki stratejilerinin ne kadar doğru istikamette yürüdüğünü gösteriyor.