Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

‘Enerji arz güvenliği’ ve Türkiye

Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırı saldırı ve işgal girişimi, yıllardır pek çok yazılarımızda altını kalın bir şekilde çizdiğimiz 'enerji arz güvenliği' konusunu tekrar önceliklendirdi. Enerji arz güvenliği başlığı, sadece hidro, rüzgar, güneş, jeotermal, biokütle, nükleer, petrol, doğalgaz, kömür gibi yenilenebilir ve yenilenemez enerji türevleri ve kaynaklarının tümünün devrede olduğu bir çeşitlilikle enerji ihtiyacınızı karşılayacak bir model oluşturma anlamına gelmemekte. Aynı zamanda, söz konusu enerji türevlerini olabildiğince 'yerli ve milli' kaynaklarla karşılamak için gerekli yatırımları ve adımları atmayı; ithal etmen gerekiyor ise de, mümkün olduğu ölçüde tek bir ülkeden ithalata bağımlı olmadan tedarik etmeyi gerektiriyor.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi daha gündemde değilken, son bir yıldır, bulunduğumuz uluslararası platformlarda 'enerji arz güvenliği'nin vazgeçilmez ve ihmal edilemez bir başlık olduğunu vurguluyoruz. 8 Ekim 2021 ve 4 Şubat 2022'deki son yazılarımızda, 'iklim değişikliği krizi', 'enerji dönüşümü' ve 'yeşil enerji' kavramlarını 'enerji arz güvenliği' kavramından bağımsız konuşmanın, değerlendirmenin, tartışmanın mümkün olmadığını; Avrupa'nın yeni nesil nükleer ve doğalgaz yatırımlarını sürdürülebilir ve yeşil yatırım kapsamına aldığını hatırlatmıştım. Avrupa'nın elektrik enerjisi üretiminde doğalgaza bağımlığı yüzde 12.2. Nükleer'in payı yüzde 12.6. Kömürün payı yüzde 24.3, Rüzgâr yüzde 27.7, Güneş yüzde 10.5, Biokütle yüzde 9.4, Hidro yüzde 3.9. Doğalgazın payı, evlerin ve üretim yerlerin ısıtılması ile birlikte yüzde 23.6'ya çıkıyor.
Enerji alanında önemli isimlerin başında gelen, TRT Haber'den Sertaç Aksan'ın sorularını yanıtlayan Sohbet Karbuz, AB'nin gaz arzında Rusya'nın payının yüzde 35 civarında olduğunu; Kırım'ın ilhakı sonrasında, Rusya'nın AB'ye gaz ihracatının toplam ihracatındaki payını azaltacak tedbirlere ağırlık verirken; tam tersine, AB'nin Rus gazına bağımlılığını arttırmasının trajikomik olduğunu hatırlatıyor. Karbuz, Rusya'nın izlediği taktik ile, AB'ye yaptığı gaz ihracatının toplam federal bütçedeki ağırlığını yüzde 6.5'e kadar azalttığını; esas sıkıntının enerji güvenliği noktasında, bilhassa doğalgaz tedarik çeşitliliğinde ilerleme kaydedememiş olan AB tarafında olduğunu vurguluyor.
Avrupa açısından, likit doğalgaz ile (LNG) sorunun çözümü ise hiç kolay değil. Çünkü, bunun için daha fazla tesis ve Katar başta olmak üzere, tedarikçi ülkeler ile ek kontrat gerekiyor. Oysa, Katar, elinden gelini yapsa bile, mevcut kapasitesinin ileriye dönük kontratlarla tamamıyla dolu olduğunu, Avrupa'ya daha fazla gaz vermesinin bu aşamada mümkün olmadığını açıkladı. Bu nedenle, Avrupa'nın enerji arz güvenliği ve bilhassa doğalgaz tedarik güvenliği açısından Türkiye'nin vazgeçilmez önemi bir kez daha öne çıkıyor. Sohbet Karbuz, TANAP ve TAP projeleri kapsamında, Türkiye üzerinden Trans-Hazar Projesi ile Türkmen gazının Avrupa'ya akışının ve/veya Kuzey Irak doğalgazı için Avrupa'nın Türkiye ile çalışmalara hızlandırmasının önemine işaret ediyor.
Ben de, bu noktada, Doğu Akdeniz'deki İsrail, Ürdün, Mısır, Filistin doğalgazın KKTC üzerinden, Türkiye aracılığı ile Avrupa'ya ulaştırılmasının kritik önemini Avrupalı muhataplara hatırlatıyorum. Avrupa'nın asırlardır en önemli stratejik partneri ve NATO şemsiyesi altında vazgeçilmez müttefiki olan Türkiye, AB'nin enerji arz güvenliğinde de en tartışılmaz 'çözüm üretici' ülke olacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA