Dünya ekonomisi 'Kovid-19' küresel virüs salgınıyla bir kaç önemli şoku birlikte yaşadı; yaşamayı sürdürüyor. İlk şok, küresel ölçekte veya ülke ekonomisi ölçeğinde 'talep şoku' ve 'arz şoku'nun birlikte yaşanmasıydı. Dünyanın önde gelen ülkelerinin küresel pandeminin ilk, 2. ve 3. dalgalarını ağırlıklı olarak uzun soluklu karantina, kapanma veya hayatı kısıtlama kararlarıyla yönetme gayretleri, önce ağır bir talep daralmasına, ardında da üretimin aksamıyla arz daralmasına sebep oldu. Dünya ekonomisi 3. dalganın sonuna doğru, ancak 2021 yılı bahar sonu, yaz başı gibi tekrar normale dönme, açılma kararları ile kendine gelebildi.
Ancak, ülke içi ekonomiler kısmen normalleşmiş olsa da, küresel ticaret ve küresel tedarik zincirindeki sıkışmalar, aksamalar ve son 40 yılda görülmemiş ölçüdeki gecikmeler, küresel emtia fiyatlarında da ciddi artışlara sebep oldu. Bu durum, 1973 ve 1979 petrol krizlerinden bu yana ilk kez, önde gelen ekonomilerde ve yükselen gelişmekte olan ekonomilerde ciddi bir maliyet enflasyonu sıçramasına sebep oldu. Almanya'nın 1975-2020 Üretici Fiyatları Endeksi yıllık değişim oranı ortalaması yüzde 1,7 iken, aynı oranın geçtiğimiz ekim ayı sonu itibariyle yüzde 18,2'ye ulaşmış olması, Almanya gibi enflasyon konusunda 'kırmızı çizgi'si olan bir ülkenin bile küresel emtia ve enerji fiyatlarının etkisinden kurtulamadığını gösteriyor. Bununla birlikte, ne IMF, ne Dünya Bankası, ne de OECD açısından maliyet enflasyonuyla mücadele adına önerilebilen somut bir çözüm yok.
Çünkü, dünya ekonomisinin tedarikçisi konumundaki Çin ve Asya'nın hammadde, ara mamul ve nihai mamul üretim düzeyinde tümüyle normalleşmesine ve başta deniz yolları olmak üzere, küresel ticaret koridorlarında tedarik zincirlerinde tarihi gecikmeler ortadan kalkana kadar, uluslararası ekonomi kurumlarının tahminlerine göre, 2022 yılının nisan ayına kadar küresel emtia fiyatları yüksek seyredecek gözüküyor. Bu durum, gerek G20, gerek OECD üyesi ülkeler nezdinde, dünyanın önde gelen 45 ekonomisinin küresel enflasyondan önümüzdeki ilkbaharın ortalarına kadar etkilenmeye devam edeceklerini gösteriyor. Aynı dönemde, bilhassa Kuzey Yarıküre için kış şartlarının da sert geçeceği ve bu nedenle yüksek enerji fiyatları beklentisi de hesaba katıldığında, genel anlamda enflasyonda yavaşlama ancak etkisini 2022 yaz ortası ile sonbahar başı hissettirebilecek
Bu noktada, başta Avrupa'nın önde gelen ekonomileri olmak üzere, yeni varyantlarla birlikte 4. ve 5. dalgayı göstermekte olan küresel pandemiye karşı yine ülkelerin kısıtlama, kısmi kapanma kararlarına yönelik bocalama içinde olmaları ve bu adımların ülkelerin günlük hayatı, tüketim eğilimleri, üretimin ve ticaretin normalleşmesi boyutunda, küresel ticaretin normalleşmesi boyutunda sebep olabileceği yeni gecikmeler önde gelen merkez bankalarını büyümeyi ve istihdamı korumayı sürdürmek adına endişelendirmekte ve hiç bir merkez bankası gevşetilmiş para politikası patikasını hızla sertleştirmeye niyetli gözükmemekte. Bu nedenle, önde gelen merkez bankalarının yönetim kurullarında da, ekonomistler arasında da para politikasının bir an önce sertleştirilmesi ile asla aceleci davranılmaması noktasında tartışma sert bir şekilde devam edecek gözüküyor.