Akademisyenler ve araştırmacılar tarafından, ücretsiz bir 'müşterek yaratıcı fikirler' platformu (creative commons) lisansı altında çalışmak üzere oluşturulmuş olan ve bir akademik veya medya platformunda yazılmış makaleyi, üzerinde hiç bir değişiklik yapılmadan, yeniden kullanıma izin veren, internette haber hikayeleri yayınlayan, kar amacı gütmeyen medya kuruluşlarından oluşan bir ağ olan 'The Conversation' da 2 Ağustos'ta yayınlanmış olan bir makale, bir grup bilim adamının, sadece yeni neslin değil, bizim gibi X jenerasyonu mensuplarının da merak ettiği bir soruya irdelemiş: '500 yıl sonra dünya nasıl olacak?'
Bu soruya bilimsel olarak, yapay zeka modelleri ile, olağanüstü gelişmiş bilgisayar sistemlerinde simülasyonlar yaparak cevap bulmak teorik olarak mümkün olsa da, bulacağımız cevapların Kristof Kolomb'a 1492'de keşfettiği Amerika Kıtası'nın 500 yıl sonra nasıl olacağını sormaktan 'hala' bir farkı yok. Bilim insanları, 500 yıl sonrasının 'Dünya'sını öngörmenin zorluğunu iki önemli gerekçeye bağlıyorlar. Birincisi, dünyanın güneş sisteminde kendi etrafında ve güneşin etrafında dönerken oluşturduğu yörüngenin önümüzdeki 500 yılda uzaydan nasıl etkileneceği ve bunun dünyanın manyetik alanı üzerinde sebep olacağı olası değişim. Öyle ki, yeryüzünün manyetik alanında yörünge kayması nedeniyle ortaya çıkabilecek değişim, dünyadaki tüm yaşamı yok edebilir.
İkinci başlık ise, bizim elimizde olan bir konu. Yani, nüfusu 8 milyara ulaşmış olan insanoğlunun ihtiyaçlarını gidermek amacıyla tükettiği yer üstü ve yer altı kaynaklarının, doğal kaynakların yeryüzünde sebep olduğu iklim değişikliği. Yağmur kuşaklarında, rüzgarlarda, deniz ve okyanuslardaki akıntılarda ve yeryüzünün bütünündeki hava akımlarında, insanoğlundan kaynaklanan değişimin sebep olduğu iklim değişikliğinin getireceği sonuçlar. Bu konu, son 10 yıldır üzerinde en çok zihin yorulan mesele. Nitekim, geçtiğimiz hafta G20 ülkelerinin çevre ve iklim bakanları bir araya geldiklerinde her boyutuyla konuşuldu, tartışıldı. Birleşmiş Milletler'in (BM) ev sahipliğinde kasım ayında İngiltere'nin Glasgow Kenti'nde gerçekleşecek olan COP26 Zirvesi'nde de ele alınmaya devam edilecek.
Geçtiğimiz 500 yılda, dünya nüfusu 550 milyondan 8 milyara ulaştı. Bu 500 yıllık dönemde, gerek zaman zaman dünya yörüngesinde gözlenen anomaliler, gerekse de iklim değişikliğine bağlı olarak, 800 bitki ve hayvan türü yok oldu. Dünya'nın mevcut eksen eğikliğinin kabaca 23,4 derece oluşu, şu anda yeryüzünde 4 mevsim yaşamamıza sebep oluyor. Ancak, dünyanın gelişmiş ekonomilerinin 19. Yüzyıl'dan bu yana hızlandırdıkları sanayileşme süreci, 200 yılda salınan dev boyutlardaki sera gazı emisyonuyla; artık 4 mevsim arasındaki belirgin geçişleri de ortadan kaldırmış durumda.
Bu nedenle, dünyanın kendi etrafında ve güneş etrafındaki yörüngesinde ve ekseninde gözlenecek değişimlere bağlı olarak, önümüzdeki 500 yılda bizi 40 ile 100 bin yıl arasında tekrarlandığı ifade edilen bir 'buzul çağı' mı bekliyor; yoksa yeryüzünde ortalama 5 ile 7 derece sıcaklık artışına bağlı olarak, eriyecek buzullar ile birlikte 9 ile 30 metre arasında yükselme riski konuşulan okyanuslar dünya haritasını mı değiştirecek; bilim dünyası için hayli kısa bir dönemi ifade eden önümüzdeki 500 yılı kurtarmak adına en kritik toplantı ve müzakerelerin olacağı döneme giriyoruz.