'Kovid-19' küresel virüs salgınına yönelik, tüm uluslararası kurumlarda kabul görmüş bir ifadeyi iki yazı önce paylaşmıştım, 'gelecek bizleri artık hep şaşırtıyor olacak'. Bu ifadenin yanına bir ifade daha eklememiz gerekiyor, 'sıradan iyileşme artık çok zor'. Esasen, iki ifadenin de birbiriyle bağlantılı yönleri söz konusu. Dünya ekonomisinin sadece ekonomik ve finansal yönleriyle değil, çalışma hayatı, sosyal güvenlik, kamu mali dengesi ve ağır küresel borç boyutuyla da küresel pandemi sonrası dönemi toparlaması hayli zahmetli olacak. Bu nedenle, tüm uluslararası kurumlar bu zorlu sürecin sebep olacağı olası yeni küçük ve orta çaptaki yeni krizlere bağlı olarak tetikte olunacak bir döneme işaret ediyor.
2008 küresel finans krizi, ağır sonuçlarına rağmen, ülke ekonomileri için zamana yayılmış, zahmetli; bununla birlikte alışılmış para ve maliye politikası tedbirleriyle, ekonomi literatüründe önceki örnekleri hatırlanan 'sıradan' bir iyileşme sürecini ggerektirmişti. Ancak, küresel pandeminin sebep olduğu küresel krizin insani, toplumsal, ekonomik, finansal ve siyasi etkileri o kadar geniş bir alanı etkiliyor ki; bu defa ülke ekonomilerinin sıradan bir iyileşme süreci izlemeleri adeta imkansız. Çünkü, küresel pandemi krizi üretim metotlarını, iç ve dış ticaret metotlarını, iş hayatını, işçi-işveren ilişkilerini, çalışma koşullarını, finans sistemini, hatta ev düzenini bir daha eskiye dönülmeksizin değiştirecek yeni gelişmeleri, yeni zorlukları, köklü bir değişim sürecini de beraberinde getirdi.
2020 içerisinde hesaplanan tahminler, Kovid-19'un dünya GSYH'na 2022 yılı ortalarına kadar 6 trilyon dolarlık kayba sebep olacağı yönündeydi. Bugün itibariyle, 2021'deki toparlanmayla birlikte, olası kaybın 3 trilyon dolar ile sınırlı kalabileceği yönündeki umutlar güçlenmiş durumda. Ancak, hala 3 trilyon dolar kayıptan bahsediyoruz. Hem OECD, hem de G20 üyesi ülkeler arasında, Türkiye ile Çin'in 2019'un son çeyreğine göre kişi başına GSYH'daki kayıplarını 1 yılın altında bir sürede telafi etmeleri beklenirken, çok sayıda önde gelen gelişmiş ve gelişmekte olan ülke için 2 yıl ve üzerinde toparlanma süreleri öngörülmekte. İspanya, İzlanda ve Meksika için 3 yılın üzerinde toparlanma beklenirken, Suudi Arabistan, Güney Afrika ve Arjantin için 4 yıl ve üzeri konuşuluyor.
Toparlanmanın hayli uzun sürmesinin beklendiği ülkeler ile ilgili en önemli gösterge ihracat hacimlerindeki büyük kayıplar. Görünen o ki, küresel pandemi sonrasındaki toparlanma döneminde, 'sıradan iyileşme'yi zorlaştıran en önemli konu, kimi ülkelerin hane halkının satın alma gücündeki gerileme nedeniyle, iç talebe dayalı olarak toparlanmalarının zor olması oluşturacak. Bu nedenle, bu ülkelerin her zamankinden çok daha fazla 'ihracat'a ihtiyaç duyacaklar. Bu da, dünyanın önde gelen ekonomileri için üretim ve ihracattaki iddialarını sürdürebilmeleri adına; eskisinden daha fazla 'dijital', daha fazla 'yeşil', daha fazla 'sıfır atık', daha fazla 'düşük karbon' odaklı iş yapmalarını gerektirmekte. Bu nedenle, iş dünyasının 'eski alışkanlıklar'ına dönmesinin imkansız olduğu yeni bir döneme hazırlanıyoruz. Türkiye bu süreçlerin bütünü açısından hayli dinamik, hareket kabiliyeti ve rekabete yönelik manevra alanı yüksek bir ekonomi. Bu becerilerimizi katma değere dönüştürecek her strateji, proje ve fırsatın peşinde koşmalıyız.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz