Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

Adriyatik’ten Çin’e ‘fikirsel uyanış’

Türklerin ve bulunduğumuz coğrafyanın 'kültürel kod'ları, binlerce yıldan bu yana genetik kodlarınıza (DNA) işlemekte olan, uzunca bir gelişim sürecinden süzülerek, 'çözüme odaklılık', 'kapsayıcılık', 'gerginliklere dayanıklılık', 'ilişkilerde mesafesizlik', 'samimiyet' gibi içselleştirdiğimiz kavramlara dayanmakta. Sahip olduğumuz bu kodlar, Türklerin 'Cihanşümul Devlet'ler kurmasının en kritik önemdeki kültürel kodlarını oluşturmaktalar. Dünya tarihine damgasını vurmuş Türkler olarak, 1000 yılı geride bırakarak günümüze ulaşabilmek, idari, askeri, ticari ve ilmi becerileri ortaya koyabilmemizden, bu alanlarda önemli bir birikime imza atabilmemizden geçiyor.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Bu süreç, hiç şüphesiz ki, DNA'mıza işlemiş olan değerler ile, nesiller boyu kıvanç duyacağınız bir tarihe sahip olmanızı, bu değerlerle, başarılarınızla, her türlü zorluğa karşı gelme ve çözüm üretme kabiliyetinizle, bulunduğunuz coğrafyaya da sahip çıkmanızı sağlıyor. Balkanlardan, Kafkasya'ya, Orta Asya'dan Orta Doğu'ya, Afrika'nın steplerinden Asya'nın steplerine Türkiye'nin köklü kültürel kodlarına dayalı 'kapsayıcı' diplomasisi, aynı zamanda 'fikirsel uyanış'ın da tetikleyicisi oldu. Tarihe mal olmuş kültürel kodlarında 'sömürgecilik' anlayışı olmayan Türkiye'nin 'ilişkilerde mesafesizlik'i şiar edinerek yürüttüğü siyaset ve ticaret diplomasisi, Avrasya'da gerçek manada 'özgüven' uyanışını da tetiklemiş durumda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyoner liderliğinde, son 18 yılda Türkiye'nin yeniden keşfettiği imkan ve kabiliyetleri, 'şeffaf', 'dürüst' ve 'karşılıklı güvene dayalı' liderlik diplomasisi, Adriyatik'ten Çin'e, Avrasya'nın bütününde Türkiye ile 1. ve 2. kuşak komşu ülkeler arasında çok yönlü ilişkilerin yeniden inşasının en önemli tetikleyici unsuru oldu. 20 Aralık'ta kutlanan Uluslararası İnsani Dayanışma Günü adına, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun ifade ettiği 'medeniyet imkan değil, vicdan meselesidir' sözü, Avrasya'nın yükselen gücü, 'oyun kurucu' ülkesi Türkiye'nin son 18 yıllık diplomasi başarısının ve kültürel kodlarının tezahürüdür.
150 yıldır, dışarıdan ve içeriden, başka toplumların, başka coğrafyaların kültürel kodlarının bizlere empoze edilmeye çalışıldığının fazlasıyla farkındayız. Devlet kültürü tarihi bizim kadar eski olmayan, diplomasi kültürü 'mavi kan' anlayışına, 'ilişkilerde mesafe'ye dayalı olan; hatta uzuncu bir süredir müttefiki olan ülkelerle, adeta bir 'ergen' gibi, fevri, kırıcı, bencil, saldırgan tutum içinde olan ülkelerle dahi 'yapıcı' bir diyalog zeminini koruma 'tahammülü' gösteren bir Türkiye'yi Avrasya'nın örnek alması çok mu şaşırtıcı?
Avrupa, Afrika ve Avrupa'da tetiklediği 'özgüven'e dayalı 'fikirsel uyanış', hiç şüphesiz ki, 'ilişkilerde mesafe'ye, 'sömürgecilik' kodlarına dayalı bir diplomaside ısrarcı olan ülkelere göre, Türkiye'nin 'değeri'ni adeta katlıyor. Ekonomik, ticari, askeri büyüklüklerine bakılmaksızın, Adiyatik'ten Çin'e, tüm ülkelere ayrı ayrı değer verdiğini, yapıcı bir diplomasiyle kucakladığını tüm samimiyeti ve şeffaflığı ile ortaya koyan bir Türkiye'yi yaptırımlarla dize getireceğini zannedenler şunu bilsinler ki, DNA'mıza işlemiş kültürel kodlarla, bizi hiç bir güç Avrasya'nın 'yeniden doğuşu'na en değerli katkıyı sağlamaktan geri bırakamayacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA