'Kovid-19' küresel virüs salgınına 2020 kışında hazırlıksız yakalanan dünya, virüsün bulaşıcı gücünü kesebilmek adına, kimi ülkelerde ağır karantina tedbirlerini, kimi ülkelerde ise neredeyse tüm ekonomik aktiviteyi durduracak kadar geniş kapsamlı tedbirleri hayata geçirmişti. Bu dönemde, ülkelerin bir kısmında marketlere saldıran insanların ciddi gıda stoku yapmaya çalıştıklarına da şahit olduk. Kimi ülkeler ise, tarımsal ürünleri, karantina tedbirleri nedeniyle tarladaki mahsulü toplayamadı. Bu nedenle, pandemide 2. dalga riski belirdiğinden, yani eylül ayı başından bu yana ciddi bir tarım ürünü stoklaması gözlemlenmekte.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) verilerine göre, 2002 yılında 53.1 olan FAO Gıda Fiyat Endeksi, 2011 yılında 131.9 puanla en yüksek değeri gördükten sonra, 2014 yılında 115 puana, ardından 2015 başından 2019 sonuna kadar 100 puanın altına gerilemişti. 2019 yılının aralık ayında ilk kez tekrar 100 puanın üzerine çıkan FAO Gıda Fiyat Endeksi, küresel virüs salgınıyla ilgili Çin'den yayılan haberlerle tekrar 100 puanın altına geriledi ve mayıs ayında gördüğü 91 puan ile 2007 yılında bu yanaki en düşük endeks değerine indi. Endeks, geçtiğimiz eylül ayında yeniden 97.9 puana toparlanmış durumda.
Küresel et gıda fiyat endeksi, 2002'den bu yanaki en yüksek değerini 2019 yılının kasım ayında 106.5 ve 106.6 puanla görmüş ve 2013 yılındaki en yüksek fiyat endeksi değerini dahi geçmiş iken, 2020 yılının eylül ayı itibariyle 91.6 puanla, 2016 yılından bu yanaki en düşük seviyesine gerilemiş durumda. Süt ürünleri ise, 140.9 puanla, süt ürünleri fiyat endeksinde küresel ölçekte en yüksek fiyat endeksi değerini görmesi sonrasında, geçtiğimiz mayıs ayında 94.4 puanla en düşük fiyat endeksi değerini görüp, eylül sonu itibariyle 102.2 puana ulaşmış durumda.
Tahıl ürünlerinden başlayarak, küresel virüs salgınının 2. dalgasına yönelik endişelerle tarım ve gıda ürünü stoklama eğilimi artış göstermiş ülkelerin en çok tahıl ürünlerinin fiyatlarını tetiklediklerini gözlemlemekteyiz. Keza, küresel endişelerin tetiklediği stoklama eğiliminin bitkisel yağların fiyatlarını da hızla yükselttiği görülüyor. Bugüne kadarki en yüksek değeri 142.2 puanla 2011'de görmüş olan tahıl ürünleri fiyatları, pandeminin ilk döneminde gözlenen talep yavaşlamasıyla ağustos ayında 99 puana kadar toparlanmış olmasına rağmen, eylül ayı sonu itibariyle bir anda 104 puana sıçramış durumda. Bunun anlamı, sadece bir ayda yüzde 5.1, geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 13.6'lık fiyat artışı anlamına geliyor.
Soya yağı ve palm yağındaki fiyat artışının yanı sıra, bilhassa Karadeniz kaynaklı olarak, ayçiçek yağındaki keskin fiyat artışının etkisiyle, sadece ağustos ayından eylül ayına, uluslararası bitkisel yağ fiyatlarında ortalama yüzde 6'lık bir artışı tetiklemiş durumda. Nitekim, Türkiye de bu yılın sonuna kadar buğday, arpa ve mısırda, 2021 yılı haziran ayı sonuna kadar da ayçiçek yağı ithalatında 'sıfır' gümrük vergisiyle ithalatın önünü açtı. Çünkü, Türkiye'nin hem tarım ve gıda arz güvenliği anlamında ürünleri stoklaması, hem de tarım ve gıda fiyatlarının yönetimi noktasında bu doğru adımı atması gerekiyordu. Gelecek nisan ayına kadar küresel ölçekte tarımı takip etmekte yarar var.