Bu ürkütücü kavram, literatürde yeni bir kavram olarak "Gözetim Kapitalizmi" (Surveillance Capitalism) diye de geçiyor. Özü, kapitalizmin 'üretim-tüketim- kar' döngüsüne yönelik olarak, teknoloji ve internet kullanıcılarını 'ürüne ve satılabilir değer'e dönüştüren; internet kullanıcısını sürekli sistemde tutmayı sağlayacak bir algoritmanın arkada çalıştığı bir bir dijital ekosistem. Milyonlarca reklam veren şirkete, özellikle de uluslar üstü şirketlere internet, sosyal medya ve dijital platform takipçisi biz 'tüketiciler'in dikkatinin ve ilgisinin satıldığı bir dünya.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
'Gözetleyen Kapitalizm'de 'kâr'a dönüştürülen esas ürün, bizlerin, internet kullanıcısı tüketicilerin davranış ve algılarında 'kademeli, yavaş ve hissettirilmeden' başarılan değişim. Tüm dijital platform, tüketici algısını reklam veren lehine değiştiren bir internet uzay alanı olarak çalışıyor. Beğenilerinizi, beklentilerinizi, hatta kişiliğinizi değiştirmeye odaklanmış derin bir sistemden söz ediyoruz. Firmalara, tüketiciyi etkileyerek, firmanın ürününe yönelik garantiyi de vererek, 'kesinlikle ikna oldum'u satıyorlar.
Ve, bunun için devasal, mega boyutta veri topluyor ve kullanıyorlar. Finans piyasalarındaki vadeli işlemler gibi, vadeli petrol kontratı gibi, insanoğlunun 'gelecekteki kararları'nı pazarlıyorlar. Bunun içinde, hayatınızın her saniyesi takip edip, verileri analiz edip, müşterileri olan reklam verenlerin ürünlerini alacak şekilde tüketiciyi, bireyleri önceden kurgulanmış bir vadeye, geleceğe yönlendiriyorlar. İnsanların gelecekteki kararlarını yeniden tasarlayarak trilyonlarca dolar kazanıyorlar.
Hangi fotoğrafa, hangi videoya, hangi konuya neden ve ne kadar vakit ayırdığınızın farkındalar. Günlük hareketlerimizi algoritmalar ve yapay zekayla matematiksel modele dönüştürüp, tüm bilginin içine reklam verenlerin ürünlerini aralara serpiştiriyorlar. Psikolojide kullanılan 'ikna etme' metotlarını teknolojiye uyarlayarak; sosyal medya ve dijital platformlar için yenirden programlıyor ve modelliyorlar. İnsanın psikolojisinden nasıl yararlanacaklarını geliştiren mühendisleri çalıştırıyorlar. İnternetteki herkes, hepimiz aslında bir 'dijital kobay' gibiyiz.
Bizleri araç bazlı teknoloji kullanan tüketiciden, bağımlılık ve manipülasyon bazlı teknoloji kullanan tüketiciye dönüştürmeye çalışıyorlar. Tüm dijital teknoloji ekosistemindeki paydaşlar, artık araç bazlı işlerden manipülasyon ve bağımlılığa bağlı süreç ve araştırmalara yoğunlaştılar. Bu amaçla da, insanların başkalarıyla bağlantı kurma ihtiyacını kullanıyorlar. İnsanoğlu ise, henüz 5 dakikada ve/veya 10 bin kişinin onay veya yorum veya eleştirisini kaldırabilecek kadar evrimleşmedi. Bu nedenle, 10-14 yaş grubu çocuklarda ve gençlerde, sosyal medya yaygınlaştığından bu yana 3'e katlanmış bir intihar vakası var. Z ve Alfa kuşağı kuşatma altında.
Bu, daha önce, televizyonda da denendi. Ama, 'internet uzayı' 'sınırsız' bir aşama. Böyle bir imkanla insanları radikalleştirme, marjinal görüş ve davranışlara, akımlara, hareketlere yönlendirmek artık mümkün. Çünkü insan, teknoloji bağımlılığı ile 'mat' edildi. Dolayısıyla, siyasal kutuplaşmayı da vahşice kullanıyorlar. Bu süreç, Trump-Clinton arasındaki bir önceki ABD başkanlık seçimlerinde de kendini gösterdi. Şimdi, Trump-Biden mücadelesinde de kendini gösteriyor. Ülkeler demokrasilerini, siyaset alanını, bağımsız seçimlerini bu 'derin dijital organizasyon'a karşı nasıl koruyacak? İşte, en kritik soru da bu.