'Güvenilir' bir ekonomi olmanın en temel kurallarından birisini 'akıllı üretim becerisi'ne dayalı bir 'sürdürülebilir' büyüme ortamı oluşturmakta. 'Sürdürülebilir büyüme' için 'enflasyon'u ve 'cari açığı' dizginlemeyi öncelikli şart koşmak ise, hangi kavramın ana fonksiyon, hangi kavramın türev, yani bağlı değişken olduğu konusunda bir zihin karışıklığı yaşandığına işarettir. Çünkü, fiyat istikrarı 'sürdürülebilir büyüme'nin olmazsa olmaz koşulu değildir; önceliği de değildir. Esas, ülke ekonomisinin mal ve hizmet üretimini 'yerli ve milli' kaynaklarla gerçekleştirmesi 'sürdürülebilir büyüme'de önemli bir 'öncelik'tir.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Bir ülkenin mal ve hizmet üretimini artan bir tempoda 'yerli-milli' kaynaklarla, girdilerle gerçekleştirmesi, ithalata bağımlılığını azaltması, zaten 'fiyat istikrarı', yani enflasyonla mücadelede; 'finansal istikrar', yani cari açıkla mücadelede pozitif sonuç elde edilmesi adına kritik önemdedir. Yerli-milli hammadde, yerli-milli enerji, yerli-milli teknoloji, yerli-milli insan kaynağı ve yerli-milli tasarruflar. Türkiye, bu 5 temel alanda, Türkiye tarihinin en önemli mücadelesini, en önemli başarıları ortaya koyduğu 'müstesna' bir dönemden geçiyor. Her alanda ithalatı, dışa bağımlılığı azaltacak tarihi adımlar atılıyor. Tarım, imalat sanayi ve inşaat sektöründe, hizmetler sektöründe yerli girdilerin ağırlığını arttırarak, yeni nesil bir 'Milli Ekonomi'nin inşası sürecini hızlandırmış durumdayız.
'Güvenilir' bir ekonominin inşasının, ekonomiye 'güven' duyulmasının öncelikli koşulu ise, 'güçlü' ve 'sürdürülebilir' bir ekonomi oluşturmaktan geçer. 'Güvenilir' ve 'sürdürülebilir' bir ekonominin sac ayaklarını da 6 temel başlıkta sıralayabiliriz: Güçlü doğal kaynaklar, güçlü fiziki sermaye ve altyapı, toplam nüfus ve işgücü, yüksek nitelikte insan kıymetleri, teknoloji üretme kapasitesi ve güçlü hukuk sistemi. Türkiye, bu 6 başlıkta da, dünyada sayılı 'şanslı' ülkeler arasında yer alan, Avrasya'da bu konuda ilk üçte yer alan bir ekonomi. Bu nedenle, küresel virüs salgını sonrası, Türkiye dünyanın sayılı 'üretim merkezi'nden birisi olarak, küresel tedarik zincirindeki rolünü katlayan bir ekonomi olmayı sürdürecek.
Ülke ekonomisine 'güven' duyulmasının, 'sürdürülebilir' bir büyümeyi yakalamanın 6 temel koşulu olan yukarıdaki başlıklar adına, her gün yeni bir önemli haberi gündemimize alıyoruz. Ülkemizin yerüstü ve yeraltı kaynaklarına yönelik yeni düzenlemeler, hidrokarbon imkânlarımız ve madenlerimiz için yeni atılımlar, 405 milyar m3'lük doğalgaz rezervi, genç ve nitelikli insan kaynağımız ve işgücümüz; dünyanın önde gelen yatırımcı ülkeleri ve şirketleri, Türkiye'nin 'güvenilir liman' tedarikçi ülke olmasının fazlasıyla farkında olarak, Türkiye'ye yönelik yeni yatırım hamlelerini radarlarına almaktalar.
Dün, Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak'ın uluslararası yatırımcılarla bir araya gelmesi ve Türkiye'nin 'güvenilir' bir ekonomi olması üzerinden, yeni yatırım ve işbirliği fırsatlarının detaylı bir şekilde konuşulmuş olması, yukarıda belirttiğim hususların en önemli kanıtıdır. Bir ülkenin 'güvenilirliği'ni döviz kurlarında değil, somut kavramlar üzerinde aramamızın vakti geldi, de geçiyor bile.