2019-2021 dönemini kapsayan Yeni Ekonomik Program (YEP), 2018 yılının son çeyreğinden başlayarak, bu yılın, yani 2020'nin sonuna kadar sürecek bir 'dengeleme ve disiplin' dönemine işaret ediyordu. Türkiye'nin makro verilerinde 'kalıcı' bir dengeleme döneminin yanı sıra, dengeleme süreciyle eş zamanlı bir 'mali disiplin' hedeflenmekteydi. 2018 yılı ağustos ayı başındaki 'kur saldırısı'na rağmen, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın koordinasyonundaki ekonomi yönetimi, 2019 yılını 'dengeleme-disiplin' süreci açısından büyük bir başarıyla tamamladı. Kamu bütçe disiplini itinayla korunurken, cari işlemler dengesi Cumhuriyet tarihinde ender gördüğümüz şekilde fazlalık verirken, yıllıklandırılmış manşet enflasyon da yüzde 25'lerden 10'lara çekildi.
Eğer dünya insani ve ekonomik sonuçları hayli ağır olan küresel virüs salgınına maruz kalmasaydı; 2020 sonunda başarıyla tamamlanacak olan 'dengeleme-disiplin' dönemi Türkiye Ekonomisi'ni AB bütçe açığı kriterinin yarısı bir orana, yüzde 0 ile 1 arası 'sürdürülebilir' bir cari açık/ milli gelir oranına ve yüzde 8'nin altını zorlayan bir yıllık enflasyona getirecekti. Ancak, küresel virüs salgını tüm dünya ekonomisi ve küresel ticaret için 'ağır' kayıpları ve 'yeni normal' olarak adlandıracağımız bir dönemi de beraberinde getirdi. Bakan Albayrak, 2021-2023 dönemini kapsayan YEP de, küresel virüs salgının reel sektöre, istihdama, büyümeye, ihracata olası olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi için verilen desteklerin büyüklüğünün milli gelire oranının yüzde 10'a ulaştığını ifade etti.
Öncelikle, 2021-2023 dönemi için, pandeminin ne ölçüde şiddetli devam edeceğine bağlı olarak Bakan Albayrak'ın paylaştığı gerek 'normal', gerekse de 'kötümser' senaryolarda yer alan makro hedef ve beklentilerin son derece gerçekçi olduğunu ifade etmek gerekiyor. Türkiye'yi 'resesyon'a, ağır bir durgunluğa sokmadan, pandeminin Türkiye Ekonomisi'ne olası olumsuz etkilerini bertaraf etmek için hayata geçirilmiş destek paketleri ve para-maliye-direkt kontrol politikaları setinin kademeli olarak revize edileceği, geri çekileceği; büyüme ve istihdamı desteklemek amacıyla bütçe disiplini, cari denge ve fiyat istikrarının 2022 sonuna kadar kademeli olarak iyileştirileceği bir süreç.
Pandemi dünya ekonomisi ve küresel ticaret açısından 'yeni normal' olarak adlandırdığımız ve Türkiye'ye küresel tedarik zincirindeki rolünü arttırma noktasında kritik önemde fırsatlar sunan bir sürece sebep oldu. Türkiye, özellikle 2022'den itibaren dünya ekonomisinde gözlenen 'Yeni Normal' koşullarını 'sürdürülebilir' büyüme ve istihdama en etkili şekilde dönüştüren ekonomi olacak. Bunun yanı sıra, üretim ve ihracatta katma değere dayalı dönüşümü, yerli ve milli teknoloji hamlelerini önceliklendiren bir 'Yeni Ekonomi'nin inşası da hızlanacak. 2022-2023 döneminde etkisini güçlü bir şekilde gösterecek olan 'Yeni Ekonomi'nin inşasının Türkiye'yi hızla 'tam bağımsız milli ekonomi'ye taşımasına birlikte şahit olacağız.