Tarihimizdeki pek çok 'dönüm noktası'nın, pek çok kahramanlığın sembolü olan 'Sakarya'nın isminin verildiği Karadeniz'deki doğalgaz havzasında bulunan 320 milyar metreküplük rezervin, daha aşağı katmanlarda daha büyük rezervlerin de müjdecisinin olduğu bir ortamda, Türkiye'nin tarihinde keşfetmiş olduğu bu en büyük rezerv imkanı ve devam edecek yeni keşiflerle elde edeceği pozitif ekonomik sonuçlarını 5 başlıkta özetleyebiliriz; 'enerjide kendi kendine yetebilme', 'hidrokarbon ihracatı geliri', 'mal ve hizmet ihracatçısına rekabet edebilir enerji fiyatı', 'enerjide fiyat istikrarı' ve 'cari fazla veren Türkiye'.
AHaber ve APara'nın Çin muhabiri Sadi Kaymaz'ın hafta sonu paylaştığı bir bilgi, enerjide dışa bağımlı Çin'in, Sovyetler Birliği'nin baskısını ensesinde hissettiği günlerde, 1950'lerde Heilongjiang Eyaleti'nde, sonradan Daqing (Büyük Kutlama) olarak adlandırılacak bölgede, Çin'e 2000'li yılların başına kadar 'enerjide kendi kendine yetebilme' noktasında büyük imkan sağlayan petrol rezervi keşfiyle 'kalkınma hikayesi'ni bütünüyle değiştirdiği gerçeğidir. O gün Sovyet teknisyenler, Moskova'nın emriyle çalışmalardan çekilir. Bugün, kendilerine 'çekilme' telkini yapılan iki AB vatandaşının, Türkiye lehine, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı talep ederek, sondaj çalışmalarına katılmayı sürdürdüklerini Bakan Dönmez'den büyük bir mutlulukla öğrendik.
Ruhlarını, kalplerini, beyinlerini küresel güç odaklarına kiralayarak, 10 bin km öteden 'otomatik pilot'a bağlanmış 'kimliksizler' ne kadar çırpınsa da, Türkiye için 320 milyar m3'lük keşif, 'enerjide kendi kendine yetebilme' ve 'sürdürülebilir kalkınma'da 'yeni bir hikaye' yazma boyutunda elini 'olağanüstü' güçlendirecek bir gelişmedir. Türkiye, aynı zaman diliminde 'Milli Enerji ve Maden Hamlesi'nin mimarı Bakan Albayrak sayesinde, eş zamanlı olarak, artık 'yenilenebilir enerji imkan ve teknolojisi'nde de küresel ölçekte iddialı ülkeler arasına girdiğinden, 320 milyar m3'lük keşif ve ardından gelecek yeni keşifler, Türkiye için milyarlarca dolarlık 'hidrokarbon ihracatı geliri' anlamına da gelecektir.
Türkiye'nin, yerli ve milli enerji imkan ve kabiliyetleri sayesinde, tarım, imalat sanayi ve hizmet sektörü için enerji fiyatlarını etkili bir şekilde yönetebilmesi; 'sürdürülebilir enerji maliyetleri' sayesinde Türkiye'nin mal ve hizmet ihracatçısına küresel rekabette 'kritik önemde' bir maliyet yönetimi imkanı sunması anlamına gelmektedir. Aynı zamanda, Türkiye'nin enerji maliyetlerini kendisi yönetebilir hale gelmesi sayesinde, üretici fiyatları endeksi ve tüketici fiyatları endeksinde, yönetilebilir ve sürdürülebilir enerji fiyatları sayesinde, fiyat istikrarı adına ciddi bir 'hareket alanı' kazanması anlamına gelmektedir.
Son olarak, senede 10 milyar dolar ve üzerinde enerji ithalatı faturasından kurtulup, ihracatı katlanan bir ülke olarak, 2023 ve sonrasında 'sürdürülebilir cari fazla'ya geçmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle, kimilerinin sebep olduğu 'parazit'i bastıracak bir kararlılıkla, 320 milyar m3'lük ve devam edecek keşiflerin Türkiye Ekonomisinde sebep olacağı katmerli 'pozitif etki'yi bir an önce hayata geçirmeye odaklanalım.