Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak'ın 2 yıldır üstlenmiş olduğu, adeta 'tarihi' olarak ifade edebileceğimiz görev, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği ve vizyonunda, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, tam da ifadenin hakkını vererek 'Tam Bağımsız' bir 'Milli Ekonomi' inşa etmek olarak tanımlanabilir.
Tam bağımsız bir Milli Ekonomi'den kast edilen, tabi ki 1950'lerin, 60'ların, hatta 70'lerin anlayışı değil, hiç kuşkusuz. Çünkü, o dönemde bu ifadelerden anlaşılan kamu ağırlıklı, sabit kur sistemine dayalı, ithal ikameci, sınırlı özel sektörün 'gümrük duvarları' ile korunduğu; sadece İstanbul'un 'kalkındığı' bir ekonomik anlayıştı.
19. kuruluş yıldönümünü kutlayan AK Parti'nin, lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan ile başardığı 'zihinsel dönüşüm' ise, '21. Yüzyıl' Türkiye'si için 'gerçek' bir 'sivilleşme' ve 'demokratikleşme' hareketidir. 'Halka rağmen değil, halkla birlikte demokratikleşme' olarak tanımlayabileceğimiz bu 'zihinsel dönüşüm'ün kritik önemde bir aşaması ise, 'halka rağmen değil, halkla birlikte yeni bir milli ekonominin inşası'. Anadolu sermayesinin dünyayla entegrasyonuna, teknoloji üreten, inovatif bir özel sektöre, Türkiye'nin ticaret diplomasisinin saha neferleri olan mal ve hizmet ihracatçılarımız için 'yüksek kalite'de ve 'sürdürülebilir' rekabet becerisine dayalı bir 'yeni nesil milli ekonomi'nin inşası.
'Tam Bağımsız Milli Ekonomi'den kast edilen, hiç şüphesiz ki, dünya ekonomisinden ve küresel ticaretten kendini soyutlamış, uluslararası sermayeye kapılarını kapatmış bir ekonomi değil. Tersine, Türkiye'yi, üretim imkan ve kabiliyetleri ile, dünyanın daha da vazgeçilmez 'güvenilir liman' tedarikçi ülkesi konumuna taşıyacak; doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını 'greenfield', yani ülkeye yeni fabrika ve tesis kazandıracak şekilde, 30 ile 40 milyar dolar düzeyine taşıyacak yeni bir 'çekim merkezi' olmaya taşıyacak; Türkiye Ekonomisi için fiyat istikrarına, finansal istikrara ve gerçek manada rekabetçi kur'a dayalı 'yeni nesil' bir ekonomi. Sürdürülebilir gelir artışına, yüksek verimliliğe ve gerçek manada bir 'gelir adaleti'ne dayalı bir 'Milli Ekonomi'.
Türkiye Ekonomisi için dış finansman ihtiyacının azaltıldığı, ihtiyacın 'sıcak para'yla değil, doğrudan yatırımlarla karşılandığı, yerli tasarrufların güçlendirildiği, para piyasalarının yanı sıra, sermaye piyasalarının da yeterince derinleştiği, özel sektör yatırımlarının çeşitlendirilmiş uzun vadeli kaynaklarla desteklendiği, İstanbul'un dünyanın önde gelen bölgesel ve küresel finans merkezlerinden birisine dönüştüğü yeni nesil bir 'Milli Ekonomi'.
Bakan Berat Albayrak, bu derece iddialı ve köklü bir ekonomik dönüşüm için 2 yıldır geceli gündüzlü, aralıksız çalışıyor. Son 18 yılda, yurt içi 'vesayet odakları'na karşı verilen mücadelede elde edilen etkili, güçlü, 'geri döndürülemez' sonuç gibi; 'tam bağımsız' bir 'Milli Ekonomi', aynı zamanda Türkiye'nin küresel 'vesayet odakları'na karşı da büyük bir güç tahkim etmesi anlamına gelecek. Bu 'tarihi' dönüşümü birlik ve beraberlikle başaracağız.