'Kovid-19' küresel virüs salgını, gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) açısından, gelişmiş ülkelerle (GÜ) aralarındaki kişi başına milli gelir düzeyi farkını kapatabilmeleri adına son 20 yıldır gerçekleştirdikleri hamleleri ciddi manada yavaşlatacak bir etkiye sebep oldu. Kovid- 19, gelişmekte olan ülkelerin 2020'de ortalama yüzde 3 daralma yaşamasına sebep olacak. Sonrasında, gelişmekte olan ülkelerin, 2021'den itibaren, yüzde 5 ve üzerinde bir reel büyüme bandını 2030 yılını devirene kadar tekrar yakalamaları gerekmekte. Aksi taktirde, gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki 'yaşam standardı makası'nın bir miktar kapanması dahi zor. Oysa, daha bir kaç yıl öncesine GOÜ'ler büyümede GÜ'lerin 2,5 kat üzerinde seyrediyordu.
GÜ ise, GOÜ'ler ile aralarındaki 'yaşam standardı' farkını en etkili bir şekilde koruyabilecekleri hamlenin 'hizmetler sektörü'nü özendirmek olarak kurguladıklarından, bilhassa 2000"li yıllarda 'tekstil', 'demirçelik', 'çimento' gibi imalat sanayi alanları, ne gariptir ki, 'modası geçmiş' üretim alanları olarak lanse edildi ve GOÜ'ler 'hizmet sektörü'ne daha fazla yönlendirilmeleri için özendirildi. Genç nüfusun imalat sanayi ve tarım sektörlerinde istihdama katılmalarından çok, 'hizmet sektörü' alanında ve 'beyaz yakalı' olarak çalışmaya, 'medya imkanları' kullanılarak da, özendirildiğine, özendirilmeye devam edildiğine, bu sözleri dile getiren bakanlara dahi şahit olduk.
Oysa, Türkiye gibi imalat sanayi ve tarımda 'parlak' bir geçmişi, 'birikim'i, 'müthiş' bir geleceği olan bir ülke için, genç nüfusu sanayide ve tarımda emeğini ortaya koymaya özendirmek 'önceliğimiz' olmalı. İlgili sektörlerin 'mühendislik' ve 'teknik personel' eğitimlerini özendirici 'burs'ları kritik önemde. Endonezya'da imalat sanayinin GSYH'daki payı 1990'da 17 iken, bu oran 2005'de yüzde 35'e yaklaşmıştı. Bugün yüzde 20. Brezilya'da aynı oran 1990'da yüzde 29 iken, bugün yüzde 10. 30 yılda, Güney Afrika yüzde 22'den 12'ye, Hindistan yüzde 18'den 14'e gelişini engelleyememiş. Türkiye ise, 1990'da yüzde 22 olan payın, 2010'da yüzde 15'e inmesi sonrasında, yeniden yüzde 20'leri zorluyor.
Bakan Berat Albayrak, imalat sanayi ve tarımın Türkiye'nin katma değer üretimindeki ağırlığını 'yeniden' yüzde 22'ye ve yüzde 9'a yükseltecek yeni yatırım fırsatları ve yeni finansman imkanlarıyla, Türkiye'yi GOÜ'ler cephesinde 'çok farklı', 'çok güçlü' bir konuma oturtacak kapsamlı bir strateji oluşturuyor; önemli hamleler gerçekleştiriyor. Türkiye'yi dünya ekonomisinde ilk 10'a taşıyacak sürecin 'akıllı sanayi' ve 'akıllı tarım' ve 'akıllı enerji'den geçtiğini bir an bile unutmadan, İVME, Sera A.Ş. gibi kritik önemde hamleler için, Türkiye'ye daha yüksek katma değer sağlayacak, kg başına daha yüksek ihracat geliri kazandıracak sektör ve alanlar için seferber olalım.