ABD-Çin ilişkisinde maksat 'üzüm yemek' mi, 'bağcıyı dövmek' mi; o kadar Gel-git'li bir ilişki süreci yürüyor ki kestirmek mümkün değil. ABD, bir yandan haberleşme endüstrisi ve mobil teknolojilere yönelik küresel rekabet sürecinde, yanına çektiği İngiltere ve Fransa'yla Çin'in alanını sıkıştırıyor; bir yandan da iki ülke arasında gerginliği tırmandıran bir başka başlık olan 'Hong Kong Güvenlik Yasası' konusunda yaptırımları erteliyor. Bilhassa, ABD Başkanı Donald Trump'ın, 'Kovid-19' küresel virüs salgınından 'Çin Virüsü' olarak bahsederek, Çin'i insan hakları, teknoloji casusluğu konularında ciddi manada eleştirdiği bir süreçte, Çinli yetkililere yönelik yaptırım kararlarının askıda tutulması bir çelişki gibi algılandı.
Bununla birlikte, ekonomi-politik çevrelerde, konu ABD cephesi açısından, 'bağcıyı dövmek'ten çok, 'üzümü yemek' noktasında bir politika tercihi olarak yorumlanıyor. Çin'in yeni açıklanan makro verileri, ciddi bir virüs salgını tehdidine rağmen, Çin ekonomisinin alt yapısının hayli güçlü olması nedeniyle hızla toparlanabilme becerisi ortaya koyabildiğini gösteriyor. Bu nedenle, virüs salgınından ciddi zarar görmüş ABD ekonomisinin, önünde sonunda, Çin'le mutabık kaldığı 1. Faz ticaret Anlaşması çerçevesinde, 2022 yılına kadar Çin'e 200 milyar dolar daha fazla ihracat imkanını kullanmak isteyeceği aşikar.
Bu nedenle, Pekin ile yaşanan gerilimi daha fazla yükseltmek istemediği ve müzakere sürecini devam ettirmeyi tercih ettiği anlaşılan ABD yönetimi, Çinli üst düzey yetkililere uygulayacağını belirttiği yaptırımları şu an için uygulamayacak. ABD Kongresi'nden geçen yeni yasa Hong Kong'un özerkliğini zedeledikleri iddia edilen, aralarında Hong Kong Lideri Carrie Lam ve Çin Başbakan Yardımcısı Han Zheng'in de yer aldığı yetkililere yaptırım uygulanması hususunda yönetime yetki veriyor. Bu arada, geçtiğimiz hafta yazdığımız konuda yeni bir gelişme, İngiltere'nin de ABD lehine Çin'e yönelik 'dijital ambargo'ya katılma kararı oldu.
Daha ocak ayı sonunda, ABD'nin tüm baskılarına rağmen, Çinli şirketlerin sınırlı ölçüde de olsa 5G teknoloji altyapısında yer almasına onay veren İngiltere, 6 ay sonra, geçtiğimiz salı günü aldığı kararla, Huawei ekipmanlarının altyapıda kullanılmasını yasakladı. Buna göre, İngiliz telekom şirketleri yıl sonundan itibaren bu firmadan artık ürün alamayacak ve 2027 yılına kadar da tüm ürünleri sistemden sökecekler. Çin yönetimi ise İngiltere'nin bu kararına hayli kızmış durumda. Görünen o ki, 5G ve sonrasındaki 6G teknolojisine yönelik yarışta, ABD Çin'in öne çıkmasını engellemeye kararlı.
ABD'nin baskısına boyun eğmeyen Almanya'nın tutumu burada belirleyici olacak. Başkan Trump ise Almanya'daki Amerikan üslerinde yer alan 34 bin 500 askerden 9 bin 500'ünü çekme kararı ile bir sinyal vermiş durumda. Bu süreç sonunda 'üzümü yemek' noktasına mı, yoksa 'bağcıyı dövmek' noktasına mı bağlanacak; birlikte izleyeceğiz.