'Kovid-19' Koronavirüs Virüsü krizinde, küresel çapa ulaşan 'korku salgını'nın önemli gerekçelerinin başında kimi hükümetlerin süreci 'hafife' alıp tedbirde 'geç kalmaları'nın, kimi liderlerin ise endişeyi daha da büyüten açıklamaları geliyor. Almanya Şansölyesi Merkel'in Almanya nüfusunun yüzde 60 ile 70'nin virüs salgınından etkileneceği; İngiltere Başbakanı Johnson'ın virüsün bilinenden çok daha tehlikeli ve daha da yayılacağı, çok daha fazla ailenin sevdiklerini zamanından önce kaybedeceği yönündeki açıklamaları ve ABD yönetiminin hayli geç gelen uyarı ve tedbirlerinin yanı sıra, konuşulan olası vaka ve ölüm sayıları, tabloyu daha da karamsarlaştırmış durumda.
Çin ve Uzakdoğu'nun virüs salgınında öncelikli coğrafya olduğu bir periyottan, hem Batı Avrupa, hem de ABD ile Kanada'nın öne çıktığı; Dünya Sağlık Örgütü'nün 'salgının merkezinin artık Avrupa' olarak açıkladığı bir periyoda geldik. Bu tablo, küresel finans piyasalarını son 10 günde, bilhassa geçtiğimiz hafta, 1929 büyük buhranı, 11 Eylül ve 2008 küresel finans krizindeki borsa çöküşlerinden daha sıkıntılı bir noktaya getirdi. Küresel yatırımcılar ve yerel tasarruf sahipleri, hisse senetleri ve tahvillerde yoğun satış gerçekleştirirken, en flaş gelişme altın ve gümüş fiyatlarının da rekor düzeyde gerilemesiydi. Oysa, beklenen, hisse senetleri ve tahvillerden çıkan paranın 'güvenilir liman' olarak altına yönelmesiydi.
Tüm yatırım araçlarında gözlenen satışların özü şu; virüs krizinin sebep olduğu küresel 'korku salgını', bu olağanüstü dönem, dünya genelinde 'nakite geçiş'i, yani 'nakit her zaman kraldır' (cash is the king) kuralını tetiklemiş gözüküyor. Bunun farkında olan önde gelen merkez bankaları da, piyasalardaki 'nakit' ihtiyacını karşılamak adına, 'helikopter operasyonu'yla piyasaya para dağıtmaktalar. New York FED'in 500 milyar dolarlık hamlesinin üstüne, FED'in kendisi de 1,5 trilyon dolarlık bir nakit hamlesi açıklaması yaptı. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise 120 milyar euroluk ek tahvil alımı yapacak.
Koronavirüs'le ilgili karantina tedbirleri açıklayan tüm ülkelerde, şirketlere düşük maliyetlerle para enjeksiyonu, vergi indirimleri, vergi ertelemeleri, hatta vergilerin sıfırlanması, borçların uzun vadeye yayılması, ertelenmesi, bankaların sermaye yeterliliklerinin sorgulanmasının ertelenmesi, turizm, havayolu taşımacılığı sektörlere özel destekler gibi pek çok para ve maliye politikası tedbiri ardı ardına devreye alınıyor. Uluslararası finans kurumlarının rapor ve analizleri, Avrupa'da reel sektör arasındaki borç-alacak ilişkisinde yaşanan gecikmelerin, ticari alacakların tahsilatındaki sorunların beklenmedik ölçüde katlandığına işaret etmekte.
Tüm Asya-Pasifik 2020 ortalama büyümesi yüzde 4, Çin'in ortalama büyümesi yüzde 4,8 olarak öngörülürken, kötü senaryoda Çin'in büyümesinin yüzde 2,9'a kadar çekilebileceği öngörülmekte. Bugün itibariyle, Asya-Pasifik'te virüs salgının sebep olduğu ekonomik zararın 211 milyar dolara ulaştığı düşünülüyor. Avrupa'daki mevcut tablo, dünya genelinde virüsün sebep olacağı kaybın 500 ile 800 milyar dolar arasında bir seviyeye ulaşabileceğine işaret etmekte. Bu tablonun küresel ticarete olası etkilerini de dikkatle takip edeceğiz.