Türkiye, dünyanın bilinen en eski ticaret borsasına ev sahipliği yapmasının yanı sıra, dünyanın en eski fuar düzenlemelerine, en eski 'kalıcı' alış veriş merkezlerine de imza atmış bir ülke. Bu nedenle, bölgesel ve küresel ticaret koridorlarının kavşak noktası ve önemli çekim merkezlerinden birisi olan Türkiye, ürünlerin pazarlanması noktasında, ciddi bir B2B (yüz yüze görüşme) kültürüne de sahip. Selçuklu İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu'ndan, günümüze 'proaktif ticaret yönetimi' boyutunda, Türkiye fiziki mekan ve iş yapma tekniği becerisine dayalı bir 'tecrübe genetiği' oluşturmayı başardı.
Soğuk Savaş 'ticaret becerimizi' katma değere dönüştürmek noktasında elimizi kolumuzu bağlamış olsa da, 1980'lerde, 'dışa açık büyüme modeli'ne geçişle, Türkiye'nin becerilerini katma değere dönüştürecek ivmeyi de yakaladı. 1980'de 100 milyar dolar olan milli gelir, 1990'da 200 milyar dolara sıçradı. Ancak, heba ettiğimiz 90'lı yıllarda yerimizde saydık. 2002'de 240 milyar dolar olan milli geliri ise, 2020'lere 850-900 milyar dolara taşıdık. Dış ticaret hacmimizi ise 100 milyar dolardan, 450 milyar dolara. Milli Gelirimizi 3,8 kat, dış ticaretimizi ise 4,5 kat büyütmüşüz. Ama, gelin görün ki, Türkiye'deki toplam fuar alanımız 600 bin metrekare de kalmış.
20 ilimizde, 5 bin metrekare ve üzerinde alanı olan 33 fuar merkezimiz var. Oysa, 500 milyon dolar ve üzeri ihracatı olan il sayımız 24. Yani, 4 yüksek ihracat yapan ilimizde halen fuar alanı yok. 2000'li yılların başında 260 bin ile 300 bin metrekare arasında olan fuar alanı büyüklüğü, 2012'de 400 bin metre kareye, bugün 600 bin metrekareye ulaşabilmiş. Yani, Türkiye'nin milli gelir ve dış ticaret hacmindeki dev artışa karşın, fuar metrekare alanı topu topu 2,3 kat artabilmiş. 400 civarında fuara imza atan bir ülke olmamız, dünya fuarcılığındaki toplam kapasitemizin sadece yüzde 1,7 olması, Türkiye'nin küresel ticaretteki, dünya ekonomisindeki konumuna yakışmıyor.
Almanya, ülke genelindeki 25 fuar merkezinde, 3,2 milyon metrekarelik bir alanda, 2020 yılında 3541 ulusal ve bilhassa uluslararası düzeyde fuara ev sahipliği yapacak. Almanya'da fuarcılık 14,5 milyar euroluk doğrudan ve 28 milyar euroluk dolaylı bir ekonomik değer oluşturmakta. ABD'nin 7, Çin'in 6, İtalya'nın 2,3 ve Fransa'nın 2,2 milyon metrekare ile gövde gösterisi yaptığı bir dünyada, böyle bir fuarcılık metrekaresi ile Türkiye'nin gücünü ve küresel becerisini taşıyamıyoruz.
Almanya'nın fuarcılık alanındaki başarısı, başta Atatürk Hava Limanı olmak üzere, Türkiye'nin mevcut 'çekim merkezi' konumundaki yatırım alanlarını 'uluslararası fuar merkezi'ne dönüştürerek, çok kısa sürede Türkiye'nin fuar merkezi alanını 2 milyon metrekareye çıkarmamız gerektiğine; tarihi başarılara imza atan Türk ihracatçısına becerilerini ortaya koyabileceği bir hareket alanı kazandırmamız gerektiğine işaret ediyor. İhracatçılarımız 'yeni nesil küresel fuarcılık' için göreve hazır.