Bir dünya düşünün ki, Beyaz Saray'a evvelsi gün sunulan raporda, Alman arabaları ABD'nin ulusal güvenliği için tehdit ilan ediliyor. AB liderleri ve önde gelen kurumları, Başkan Trump ve Ekibi'nin sözleri, raporları ve tehditleri nedeniyle her gün bir başka şok, bir başka travma yaşıyorlar. Türkiye, işte böyle bir küresel ortamda, ekonomisini 'dengeleme'ye çalışıyor. Bu nedenle, seri bir şekilde devreye alınmış olan direkt kontrol politikalarının etkilerinin her ay daha perçinlendiğini, daha da güçlendiğini gözlemleyeceğiz. Ekonomi alanındaki tedbirlerinin piyasalardaki kalıcı etkisi, 3-6-9 aylık periyotlar halinde yürür.
Bu vesile ile, tanzim satış noktalarının tarım ve gıda fiyatları üzerindeki regüle edici, piyasayı rahatlatıcı birincil düzeydeki etkilerini ilk üç ayda, ikincil düzeyde daha kalıcı ölçüdeki etkilerini ise 6 ile 9 ay arasında göreceğiz. Bu nedenle, fiyat istikrarına yönelik olarak, mart ayı şubat ayından, nisan ayı mart ayından, mayıs ayı nisan ayından, haziran ayı ise mayıs ayından daha güçlü ve daha olumlu sinyaller verecek. Fiyat istikrarında ortaya çıkacak olumlu tablo, ekonomi çevrelerinin enflasyon beklentilerinin de iyileşmesini sağlayarak, aynı zamanda ekonominin genel faiz hadleri seviyesine de hızla olumlu yönde yansıyacak.
Bu noktada, reel sektörün makul düzeyde maliyetle finansman kaynağına ulaşmasını sağlamaya yönelik her türlü tedbir de, ekonominin büyüme ve istihdam koşullarının sürdürülebilirliği açısından ayrı bir önem arz etmekte. Kamu bankalarının varlığı burada kritik bir önem arz etmektedir. Türkiye, 'neoliberal' rüzgarların etkisine kapılarak, 2008 ve öncesinde, kamu bankalarının özelleştirilmesinde aceleci davranmış olsaydı; bugün para ve maliye politikalarının yanı sıra, finans sisteminde reel sektör lehine regüle edici bir ortamı oluşturmak adına, Ekonomi Yönetimi'nin elindeki en önemli hareket kabiliyetlerinden birisini kaybetmiş olacaktık.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ekonomi yönetimine getirdiği yeni hareket kabiliyeti, iktisat biliminin oturmuş kuralları doğrultusunda alınan ve alınacak her türlü seri tedbir ve adımının Türkiye Ekonomisi'ndeki etkilerini hızlı ve etkili görmemizi sağlayacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği ve yakın takibinde, Bakan Berat Albayrak'ın koordinasyonunda ilerleyen bu sürecin dirayetle yönetilmesi, küresel ve bölgesel kimi karanlık güçler Türkiye'yi bu defa ekonomi alanından sıkıştıracaklarını zannetseler de, bir kez daha küresel ölçekte örnek bir başarı olarak kayda geçecek. Türkiye'nin bu başarıyı bilhassa 'IMF'siz yakalaması da, Türkiye'yi kendisine her anlamda örnek almayı sürdüren pek çok gelişmekte olan ekonomiye ilham kaynağı olacak.