Soğuk Savaş'ın hatıralarımızda kalmış en belirgin başlıkları 'Berlin Duvarı', 'bölünmüş Almanya', 'Batı- Doğu Bloku çekişmesi', 'Kore Savaşı' ve 'Vietnam Savaşı'ydı. 1. Soğuk Savaş dönemi 1991'de sona erdikten sonra, 2003'e kadarki dönemi, ABD'nin 'tek kutup' olarak dünya ekonomi-politiğinde tam hakimiyet sağladığı bir 'düzen'le geçirdik. ABD'nin şubat ve mart 2003'de, başta Avrupa olmak üzere, 2. Körfez Savaşı için gereken desteği bulamaması ile başlayan 'yeni' dönem, Çin ve Rusya'nın küresel ölçekte ekonomik, askeri ve siyasi becerilerini güçlendirmeleriyle birlikte, bugün bizleri 'çok kutuplu' bir ekonomi- politik düzene getirmiş durumda.
Türkiye de, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la 'ticaret ve medeniyet diplomasisi' beceri çıtasını olağanüstü yükselterek, Avrasya'da, Arnavutluk'tan Çin'e, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nden Sahra Altı Afrikası'na, sahadaki hareket kabiliyetini güçlendirerek, aynı dönemde 'oyun kurucu' bir ülke oldu. 2008 küresel finans krizinde ağır bir ekonomik kırılma yaşayan ABD ve AB, bugün Çin ve Rusya'nın birer 'kutup' olarak artan imkan ve kabiliyetlerini 'ekonomik ve siyasi ambargolar'la, 'ticaret savaşları'yla dizginlemeye, örselemeye çalışıyorlar. Çin ve Rusya da, 'Atlantik İttifakı'nın yürüttüğü bu 'stratejik' basıncı, 'Soğuk Savaş Kodları'nı dirilterek, yeniden kurgulayarak sahaya sürüyor. 'Atlantik' Rusya'yı 'Baltık Ülkeleri'yle, 'Ukrayna'yla, 'Gürcistan'la sıkıştırmaya çalıştıkça, Rusya da, 'enerji arz güvenliği'yle, 'Balkanlar'la karşı hamleler yapıyor.
Rusya Devlet Başkanı Putin son 'Belgrad' ziyareti, 20 anlaşma imzalanması, Putin'in Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic'e, 1. Soğuk Savaş Dönemi'nde Kremlin'in eski Sovyet ülkesi yöneticilerine verilen bir nişan olan 'Alexander Nevsky Nişanı'nı vermesi ve iki devlet başkanının Türkiye'nin de önemli bir aktör olduğu 'Türk Akımı' projesine yönelik olarak 'önemli beklentiler içinde olduklarını belirtmesi ve Putin'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 23 Ocak'ta Moskova'ya yapacağı ziyarete vurgu yapması, not alınması gereken detaylar. Türkiye'nin, Atlantik ile Asya-Pasifik arasında bir köprü olma özelliği ile, yeni küresel ekonomi-politik düzenin sıklet merkezinde yer alması, 'Soğuk Savaş Kodları' yükselirken, özgül ağırlığının da katlanması anlamına gelecektir. Suriye ve Irak denkleminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın etkili hamlelerini bu cepheden okumakta da sonsuz yarar var.