2015-2017 dönemini kapsayan veriler, ülkenin milli gelirinin üretilmesinde, İstanbul'un tek başına yüzde 31,2'lik bir payı olduğuna işaret ediyor. Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu Derneği (URAK) çatısı altında, uzunca bir süredir hesap ettiğimiz 'İller Arası Rekabet Endeksi', Türkiye'nin küresel rekabet açısından en rekabetçi ilinin 76.1 puanla İstanbul olduğuna işaret etmekte. Bu durumda, İstanbul'un tek başına neredeyse Türkiye'nin katma değerinin üçte birini üretiyor olmasına çok mu şaşırmalıyız?
Bu tablo, aynı zamanda, İstanbul'un neden bu kadar nüfus çektiğini; aslında 10 milyon seviyesinde olması gerekirken, İstanbul'un neden 15 milyonu aştığını da açıklıyor. İstanbul'dan sonra İller Arası Rekabet sıralamasında Ankara 42 puan, İzmir 31 puan, Bursa 29 puan ve Kocaeli 25,8 puanla sıralanmakta. İstanbul tek başına 970 milyar TL milli gelir üretirken, yüzde 61.4'ü hizmetler sektöründen. Ankara, 281 milyar lira 2. sırada geliyor ve Türkiye'nin toplam milli gelirinde sadece yüzde 9'luk payı var. 3. sıradaki İzmir 192 milyar TL ile sadece yüzde 6.2'lik paya sahip. İstanbul, tek başına neredeyse 3.5 Ankara, 5 İzmir ediyor. Bursa, 128 milyar TL ile, Kocaeli ise 120 milyar TL ile hemen arkalarından geliyor. İstanbul 7.5 Bursa, 8 Kocaeli ediyor.
Bu tablo, 2023, 2053 ve 2071 Türkiye'si için, İstanbul'un üzerinden bu yükü alıp, en az 10 ili daha katma değer üretiminde, milli gelir üretiminde çok daha üst basamaklara taşımamız gerektiğine, daha iddialı bir konuma getirmemiz gerektiğine işaret ediyor. Kişi başına GSYH üretiminde ise, İstanbul 18 bin dolar ile yine ilk sırada yer alırken, bu sefer 17 bin 800 dolarla Kocaeli 2. sıraya yükseliyor. Kocaeli nüfus başına önemli bir üretkenlik başarısı ortaya koyuyor. Ankara, Tekirdağ, İzmir, Bursa, Bilecik ve Yalova ise ilk ikiyi takip ediyor. İllerin performansını arttıracak projelere odaklanmalıyız.