Ülke ekonomisinde döviz kurlarının ve genel fiyatlandırma alışkanlıklarının piyasa mantığından uzaklaştığı, ülkenin temel makro ekonomik dengelerinden koptuğu günlerde, merkez bankalarının ellerindeki önemli para politikası metotlarından (silahlarından) birisi de 'bazuka yaklaşımı'dır (bazooka approach).
Merkez Bankası'nın elindeki para politikası araçlarıyla etkili bir adım atarak, piyasadaki zihin karışıklığını, moralsizliği, belirsizliği ortadan kaldırması, darmadağın etmesidir.
26 Şubat'ta 3.78 TL düzeyindeki dolar-TL kurunun, 28 Mart ve 4 Nisan'da 4 TL'nin üzerini test etmesi sonrasında, neredeyse 1.5 ayda 90 kuruş artması, 10 Mayıs'ta 4.25 TL'nin altındayken, özellikle son 2 haftada, Türkiye'de yurtiçi piyasalar kapalıyken, Uzakdoğu, Asya piyasalarındaki düşük hacimli, 10-15 kuruşluk sıçramalarla, bilhassa 22 Mayıs'ı 23 Mayıs'a bağlayan sabaha karşı, benzer bir gece yarısı operasyonuyla 4.65 TL'den 4.90'a çıkarılması, doğal olarak TCMB'yi harekete geçirdi ve geç likidite penceresi borç verme faiz oranını yüzde 13.5'den 16.5'e çıkardı.
TCMB, bu hareketiyle, Türkiye'nin içinden geçtiği enflasyonist sürece yönelik 'sıkı para politikası' duruşundaki kararlılığını teyit ederken, eşzamanlı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'dan, TCMB'nin küresel ölçekteki 'araç bağımsızlığı'na yönelik duruşunu teyit eden, destekleyen; bilhassa Cumhurbaşkanımızın AK Parti'nin 16 yıllık iktidar başarısının ekonomi bacağında, 'serbest' piyasa ekonomisi anlayışının başarıyla uygulanmasının ve Türkiye'nin uluslararası ölçekte defalarca tebrik edilmiş olan ekonomi politikalarında 'küresel yönetişim ilkeleri'ne bağlılığın aynı hassasiyet ve kararlılıkla devam edeceği vurgusu TCMB'nin adımını anlamlaştırdı, güçlendirdi. Bu noktada, maliyet enflasyonuyla mücadele, kamu harcamalarında da öncelikleri belirleyerek, kamu harcamalarında gerekli tasarruflarla, kamu gelirlerinde sağlanacak hareket alanından yararlanıp, vergi ve vergi dışı normal gelirlerde reel sektör lehine sağlanacak maliyet azaltıcı adımların da, para politikasının etkinliğine ve enflasyonla mücadeleye pozitif bir katkısı olacağını unutmayalım.
TCMB, çarşamba akşamki parasal sıkılaştırma adımını, dün, TL uzlaşmalı vadeli döviz satım ihalelerinde pozisyon tutarını 6.15 milyar dolardan 8 milyar dolara çıkararak, 2018 yılı boyunca vadeli döviz satım pozisyon tutarının ulaşabileceği üst sınırı 10 milyar dolar olarak belirleyerek sürdürdü.
TCMB'nin bu adımını, maliye ve ithalat politikalarında reel sektörü rahatlatıcı adımlarla da destekleyerek ve kambiyo rejimi değişikliği manipülasyonunu zihinlerden bütünüyle silecek seri adımlarla desteklemek, döviz kurlarında aşağı yönde hareketi hızlandıracaktır.
Reel sektörün vadesinden önceye çekilen döviz talebi sakinleştirilir ise, döviz kurlarındaki hızlı etkiyi kısa sürede gözlemleyebiliriz.