15 yıllık AK Parti iktidarının ekonomi alanındaki başarılarını sıralamak gerektiğinde, elbette ki kamuda mali disiplin başarısı, uluslararası düzeyde saygınlık kazanmış bankacılık sektörü, yüksek büyüme performansı, ihracat rekoru, dünyanın 209 ülkesine mal satan ve mega projeleri ara vermeden büyük bir beceriyle tamamlayan dinamik bir özel sektör bir çırpıda sayılabilir. Ancak, biz iktisatçılar açısından, hane halkı ve iş dünyası bazında yeterince dillendirilmeyen, yeterince hissedilmemiş olabilecek iki kritik önemde başarı daha söz konusu; 'gerçek bir piyasa ekonomisi alt ve üst yapısı' ve 'kayıt dışı ekonomiyle etkin mücadele.' Türkiye'nin özel sektör ağırlıklı, kamunun denetleyici ve düzenleyici rolünü etkili şekilde organize edebildiği 'gerçek' bir piyasa ekonomisi düzenine ulaşması adına ilk tohumları Rahmetli Menderes atmıştı. Rahmetli Özal 1983 ile 1993 arası dönemde, Türkiye'nin gerçek bir piyasa ekonomisi modeline geçmesi adına adeta kendini vakfetti.
2001 krizi, Türkiye'nin Cumhuriyet tarihinde gördüğü en ağır ekonomik kriz olarak, gerçek bir piyasa ekonomisine geçilmemesi halinde, Türkiye'nin her 5 ile 10 yılda bir başını ekonomik krizlerden kaldıramayacağını adeta teyit etti ve 'araç bağımsızlığı'na kavuşmuş bir merkez bankası, 'dalgalı kur rejimi', özel sektör odaklı bir üretim-büyüme modeliyle, etkin işleyen finans piyasalarıyla, konvansiyonel ve dijital ödeme sistemleriyle, güçlendirilmiş tedarik ve dağıtım zincirleriyle, Türkiye 15 yılda 'gerçek' bir piyasa ekonomisine geçilmesi noktasında, uluslararası ölçekte alkışlanan bir performans ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği ve vizyonuyla yürüyen bu süreç, Türkiye'yi aynı zamanda uluslararası doğrudan yatırımlar açısından da dünyanın çekim merkezleri haline getirdi. İlginçtir, 2013'teki Gezi olaylarından bu yana, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimiyle, Türkiye'nin 'gerçek' manadaki piyasa ekonomisi başarısına yönelik de bir 'vahşi' saldırı'yla karşı karşıyayız.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde çarşamba günü gerçekleşen toplantı şunu gösterdi ki, AK Parti hükümetleri asla Türkiye'yi 'gerçek' bir piyasa ekonomisine kavuşturdukları bu başarıdan taviz vermeyecekler. Aksine, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararlılığı ve vizyonuyla, Türkiye Ekonomisi'ni daha da iddialı bir 'piyasa ekonomisi' modeline taşıyacak yepyeni bir ekonomi yönetimi, 2. nesil reformları hızla hayata geçiren bir profesyonelliğe kavuşacağız. 24 Haziran, Türkiye'nin 15 yıllık piyasa ekonomisi başarısının, ekonomimizi 'küresel çekim merkezi'ne dönüştüreceği tarihi bir eşik. Tercihimizi 'gerçek' piyasa ekonomisi lehine kullanalım.