Bir ülkenin kendi coğrafyasında liderliğini perçinlemesi, ekonomik, askeri, siyasi gücünü eşzamanlı ve eş ölçüde bir araya getirmesi ve kendi 'yerli-milli' bilgi teknoloji imkânlarıyla desteklemesiyle mümkündür. 1923-38, 1950-60, 1983-92 dönemlerindeki her hamle, her şahlanma denemesi, acıdır ki, vesayet odaklarının diktiği duvarları aşamadı; Türkiye 1938-50 dönemini yüzde 2.6, 1992- 2002 dönemini yüzde 2.9 büyümeyle geçirmek zorunda kaldı. Oysa aynı dönemlerde, Cumhuriyet tarihi ortalaması olan yüzde 4.9'a yakın bir ortalama büyüme yakalansaydı; bugün 20 bin doların üzerinde bir yaşam standardı ve 1.5 trilyon doları aşmış bir Türkiye Ekonomisi'ne sahip olacaktık. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vurguladığı üzere, vesayet odaklarına karşı verilmiş 15 yıllık mücadeleyle, 2006'daki Danıştay saldırısından 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimine, 'Milli Egemenliğe, Milli İradeye, Sivil Siyasete gölge düşürülmesine' asla izin verilmedi.
24 Haziran'la birlikte, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle, Türkiye tarihi birikimi ve mevcut potansiyeliyle, batıyla ve doğuyla, kuzeyle ve güneyle aynı anda ilişki kurabilmenin, ittifaklar geliştirebilmenin yolunu açmış olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği ve vizyonuyla, yeni yönetim modelinin sağlayacağı dinamizm, karar alma becerisi ve hareket kabiliyetiyle, Türkiye yepyeni bir bilim-teknoloji-Ar-Ge-inovasyon ekosistemi, yepyeni bir girişim ekosistemi, yeni bir mikro kalkınma modeli oluşturmasının yanı sıra, 2. ve 3. nesil ekonomik reformlarla, etkin bir maliyet yönetimi oluşturarak, enflasyonu ve cari açığı en kısa sürede sürdürülebilir kılacak; mali disiplini perçinleyecek ve Türkiye'nin Cumhuriyet tarihi büyüme ortalamasını yüzde 4.9'dan, önce 5.2'ye; ardından yüzde 5.7'ye taşıyacak momentumu yakalayacak. Türkiye, 'sürdürülebilir' ve 'kapsayıcı' yeni nesil kalkınma modeliyle, tüm mazlum toplumlara, kendisini rol model almak isteyen ülkelere motivasyon sağlarken, stratejik sektörlerdeki mega projeleri dünya ekonomisinin yeni yükselen ekonomileriyle birlikte yürütecek.
Cumhurbaşkanımızın da işaret ettiği üzere, Türkiye, bugün Balkanlar'dan Karadeniz'e, Hazar'dan Orta Asya steplerine, Basra Körfezi'nden Hint Okyanusu'na, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'den Afrika steplerine, küresel zeminde irade sahibi, söz sahibi, inisiyatif sahibi güçlü bir ülkeye dönüşme azmini, 24 Haziran'la birlikte, ulusal ve küresel bir şahlanışa, kapsayıcı bir geleceğe taşıyacak tarihi bir eşiği geçmeye hazırlanıyor. Yepyeni bir kamu yönetim modeli, bürokraside liyakat ve performansa dayalı bir organizasyon yapısı ve profesyonel bir bakanlar kuruluyla, 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine kilitlenmiş; Türkleri, Bizleri yeni bir bin yıla, Cumhuriyetimizi yeni bir yüzyıla taşıyacak bu tarihi fırsatı, tarihi adımlara imza atacak bir Meclis'le de perçinleyelim.