Küresel ekonomi-politiğin önümüzdeki 10 yılı iki kritik deniz alanı olan Doğu Akdeniz ve Güney Çin Denizi'nde yoğunlaşacak. Doğu Akdeniz için dillendirilen 3.4 trilyon metreküplük doğalgaz imkânı ve Güney Çin Denizi için ise, Çin kaynaklarının 213 trilyon varil, ABD kaynaklarının ise 11 milyar varil ve 5 trilyon metreküp doğalgaz rezervi dillendirdiği yeraltı kaynakları, ABD- RusyaÇin üçlüsü açısından kritik bir çekişme ve rekabet alanı oluşturuyor. Her iki deniz alanı için, bölge ülkeleri arasında hayli detaylanmış bir 'münhasır ekonomik bölge' tartışması da cabası.
Doğu Akdeniz'deki yeraltı kaynakları imkânı, bölge ülkelerinin ekonomik ve teknolojik imkânları açısından, dünyanın en önemli enerji tüketicilerinden biri konumunda olan Avrupa pazarına ulaşmada, Türkiye Koridoru'nu tartışmasız zorunlu kılıyor. Bununla birlikte, gerek deniz tabanının, gerekse de kara toprağının altındaki yeraltı zenginlikleri kendi kontrollerinde değerlendirilmesi açısından, Türkiye'nin güneyinde hem ABD'nin, hem Rusya'nın, hem de Çin'in beklentileri söz konusu. Bu nedenle, BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi aracılığı ile, bölgede 'SünniŞii' fay hattı üzerinden bir gerginlik politikası da, 'enerji imkânları'na hâkim olmak adına ayrıca yürütülmekte.
Enerji Bakanımız Albayrak, dün katıldığı Güney Gaz Koridoru Danışma Kurulu 4. Bakanlar Toplantısı'nda, bir kez daha Türkiye'nin, özellikle Doğu Akdeniz başta olmak üzere uluslararası hukuktan kaynaklı tüm haklarını sonuna kadar kullanmakta ve kendi deniz yetki alan sınırları içinde önümüzdeki dönemde daha etkili bir sismik ve sondaj faaliyeti göstermekte kararlı olduğunu, eğer Kıbrıs Türkleri Ada'nın zenginliklerinin paylaşılmasında yok sayılacaksa, Türkiye'nin bunun sonuna kadar karşısında olacağını belirtti. Albayrak, 45 milyar dolar yatırımla, üretimden tüketiciye büyük bir değer zinciri oluşturan Güney Gaz Koridoru'nun ve bilhassa TANAP'ın Türkiye'nin enerji arz güvenliği ve Milli Enerji ve Maden Stratejisi açısından da önemli ve hayati bir proje olduğunu da hatırlattı.
Rusya ve Çin'in askeri gücünü hızla küreselleştirdiği, Çin'in Suriye'de önemli yer altı kaynaklarını kullanım hakkını elinde tutan Kanada'lı Tanganyika'yı enerji şirketi Sinopec aracılığıyla satın aldığı bir ortamda, 2007-2016 arası ABD'nin askeri harcamaları yüzde 5 daralırken, Çin'in askeri harcamalarını nerdeyse yüzde 120, Rusya'nın ise yüzde 85 arttırdığını gözlemledik. 'Çok kutuplu' 2. Soğuk Savaş dönemi açısından, Türkiye, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatıyla, Doğu Akdeniz'deki siyasi ve askeri gücünü daha da perçinlerken; Enerji Bakanlığımızın Milli Enerji ve Maden Stratejisi ile de, Bakan Albayrak'ın ifade ettiği gibi, 'tarih'ten ve 'Milli Egemenlik'ten gelen haklarını hiç kimseye yedirmemeye kararlı.