Yazarlarımız, Türkiye Ekonomisi'nin 2023, 2053 ve 2071 hedeflerinin başarısına yönelik yol haritasını, kriterleri Türk Ekonomi Yönetimi'nde 'uyum, inanç ve sıkı çalışma'nın yanı sıra, Akıl Çağı veya Dijital Çağ olarak tanımladığımız önümüzdeki 25 ile 50 yıllık dönemin gereklerini yerine getirecek bir strateji ve politika üretme süreci olarak da tanımlamaktalar. Türkiye'nin bilim ve teknoloji alanında önümüzdeki 25-50 yıl için nasıl bir strateji oluşturacağı, bu stratejiye bağlı olarak üretilecek politikalar kritik önemde. Türkiye Ekonomisi'nin sürdürülebilir büyüme performansı da, yüksek büyüme hızıyla dünya ekonomisindeki iddiamızı sürdürebilmemiz de 'bilgi ekonomisi'ne dayalı 'dijital kalkınma' ile mümkün olabilecek. Bu nedenle, KOBİ'lerimizi dijital çağa hazırlamak, onları yüksek teknoloji üreten girişimcilere dönüştürmek Ekonomi Yönetimimizin öncelikleri arasında olmalı.
Bu da, Prof. Dr. Davut Kavranoğlu'nun altını ısrarla çizdiği üzere, Türkiye'nin bilim ve teknolojide, yapay zekâdan, her şeyin internetine, büyük veriden bulut sistemlerine, dijital çağın gereklerine bir 'sistem' değişikliği ile, topyekûn bir 'anlayış', bir 'bakış açısı' değişikliği ile yaklaşmasını gerektirmekte. Bugün, marka ve pazar değerleri 100 milyar doların üzerindeki tüm teknoloji şirketleri işe KOBİ olarak başladılar ve onları var eden ekosistemdeki imkânları kullanarak ve 'inanarak' başardılar. Türkiye de, 2023'ten 2071'e, dünya ekonomisindeki iddiasını sürdürebilmek adına, dijital çağın gerektirdiği teknoloji alanlarında yatırım yapacak girişimcileri, gençleri, KOBİ'leri ortaya çıkarmak adına, ideal, destekleyici başlangıç (startup) ekosistemi oluşturmak zorunda.
Bu ülkenin bilim adamları, düşünce adamları olarak, gençlerimize, KOBİ'lerimize, girişimcilerimize; birincisi, yazılım ve donanım boyutunda müşterilerine nasıl ulaşacaklar, nasıl bulacaklar; ikincisi, yeteneklerini nasıl pazarlamalılar; üçüncüsü, diğer girişimcilerden onların başarılarının ana noktalarını nasıl öğrenmeliler ve dördüncüsü, işlerini, projelerini geliştirmek adına kendilerine yeni yatırımcılar bularak, işlerinin büyümesini nasıl finanse edecekler; bu konuda el vermemiz, yol göstermemiz gerekiyor.
KOBİ'lerimizi dijitalleştirmek, Türkiye'yi havacılık ve uzay teknolojilerinde, bilişim teknolojilerinde, savunma ve enerji teknolojilerinde iddialı bir ülke yapmak, Türkiye Ekonomisi'ni önümüzdeki 25-50 yıl, dünya ekonomisinde ilk 10'a taşıyacak bir süreç. Bu da yerli- milli üretim, yazılım ve donanım teknolojileriyle ancak yakalanabilecek bir başarı. Türkiye'nin geleceği teknolojiyi satın almaktan değil, yerli- milli teknoloji üretmemizden geçiyor.