Ellerinden kayıp gitmekte olan dünya ekonomi- politiğinde yeniden hâkimiyet elde etmeye çalışan kimi ülkelerin, uluslararası yapıların bel bağladıkları konu Avrasya'da istikrarsızlık. Avrasya'da işbirliği fırsatlarını, 'kapsayıcı' bir kalkınma adına birlikte yürütülecek projeleri önlemenin yolunun Avrasya ülkeleri arasında gerginliği, huzursuzluğu artıracak nifak tohumları ekmekten, 'laboratuar' ortamında üretilmiş terör grupları ile bölgeye zerk edilecek istikrarsızlık ve tehditlerden geçtiğini düşünmekteler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, Türkiye 'birlik ve beraberliği' ile Avrasya'da işbirliği fırsatlarını gündeme getiriyor, 'birlikten kuvvet doğar' prensibi ile, Avrasya ülkelerini beraberce 'hak ve adalet' aramaya davet ediyor. 'Güçlü' olanın değil, 'adaletli olanın', 'hak arayanın', 'kapsayıcı olanın' haklı olduğu yeni bir 'dünya' talep ediyoruz. Türkiye, uzun zamandır, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'yla ve D-8 Gelişen Ülkeler Teşkilatı'yla, bu konudaki çabalarında, proje becerisinde ne derece samimi ve başarılı olduğunu gösterdi.
Acıdır ki, rahmetli Turgut Özal ve rahmetli Necmettin Erbakan'ın o dönemki çabalarını, bizzat kendi içimizdeki bazı aklı evveller 'Türkiye kim oluyor ki' diye küçümsediler. Bugün ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibinin 15 yılda Türkiye'yi bölgesinde ve küresel ölçekte getirdiği ekonomipolitik güç seviyesi, Türkiye'nin gereken dinamizmi yakaladığında, öncülük ettiği işbirliği projelerinden nasıl katma değer çıkarılabileceğine, Avrasya'yı 'kapsayıcı' bir kalkınma modelinin çıkarılabileceğine işaret ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın D-8 Zirvesi'nde belirttiği gibi, teşkilat kurulurken, savaş yerine barış, çatışma yerine diyalog, çifte standart yerine adalet ve kalkınma, üstünlük yerine eşitlik, sömürü yerine paylaşım, baskı ve tahakküm yerine insan hakları, özgürlük ve demokrasinin hâkim olması tahayyül edilmişti.
Bugün, daha yüksek katma değer üreten gelişmekte olan ülkeler karşısında bocalayan bir zamanların 'egemen'leri, 'bir-beraber' iken güçlü, coğrafyasına ilham veren ve 'kapsayıcı', 'oyun kurucu' bir Türkiye'den bu nedenle nefret ediyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın D-8 Zirvesi'nde önerdiği 'Takas Odası' ve 'Proje Destek Fonu' bu açıdan çok önemli. Katalonya'dan İskoçya'ya, İtalya'nın Lombardiya ve Veneto bölgelerinden Belçika'da Flamanlar'a, Almanya'nın Bavyera'sından Fransa'nın Korsika'sına, Avrupa 100 parçaya bölünme tehdidi altındayken, 'bir-beraber' Türkiye'nin Avrasya'nın en etkili 'ilacı' olduğunu unutmayalım.