Uzunca bir süredir, sanayi üretim verileri üzerinden GSYH, milli gelir büyümesine yönelik bir tahmin yöntemi kullanmaktayım. Çeyrek dönem itibariyle, sanayi üretimindeki artış veya azalışa bağlı olarak, Türkiye Ekonomisi'nin aynı çeyrekte ne kadar büyüdüğünü veya küçüldüğünü ölçmeye çalışıyorum. 2016'nın ilk çeyreğinde sanayide, 2015'in ilk çeyreğine göre yüzde 4.7'lik bir üretim artışı yakalanmış, 2016'nın ilk çeyrek büyüme oranı da yüzde 4.5 çıkmıştı. 15 Temmuz menfur darbe girişiminin yaşandığı 3. çeyrekte ise, sanayi üretimi yüzde 1.7 daralmış, GSYH büyümesinde de yüzde 1.3'lük daralma gözlenmişti. Bu noktada, pazartesi günü açıklanan mart ayı sanayi üretim verisinin, bir önceki yılın martına göre yüzde 2.8 artması, yılın ilk çeyreğinde sanayi üretiminin yüzde 2.2'lik bir ortalama artış oranı yakalamış olduğunu gösterdi. Bu verilerin ışığında, yılın ilk çeyreğinde GSYH büyüme tahminim yüzde 3.55 ile 4.35 arası bir banda işaret ediyor.
Bu da, 2017'ye büyüme performansı açısından iyi bir başlangıç yaptığımızı göstermekte. Türkiye'nin küresel ölçekteki en önemli başarı hikâyelerinden biri olan 'sürdürülebilir büyüme' performansımıza yönelik sistemli bir saldırının farkındayız. 15 Temmuz hainliği başta olmak üzere, 4-5 koldan, alandan yürütülen sistematik saldırıları, Türkiye Ekonomisi'nin algısını örselemeyi, reel sektörü paralize etmeyi hedeflemiş operasyonu, Ekonomi Yönetimi'nin aldığı tedbirlerle büyük ölçüde bertaraf ettik. Alınan tedbirler ve Türkiye Ekonomisi'nin kendine özgü dinamizmi ile, 2016'nın son çeyreğinde yüzde 3.5 büyümeyi yeniden yakaladık.
2017'nin ilk çeyreğinde de, yüzde 70 olasılıkla, Türkiye yüzde 3.8'lik bir büyüme yakalamış olabilir.
En kötü senaryoda dahi, ilk çeyrek büyüme için en kötü tahminimiz yüzde 2.9 olarak şekilleniyor.
Çin ve Hindistan hariç, gelişmekte olan ülkeler büyüme ortalamasının yüzde 1'i zor yakaladığı, Euro Bölgesi'nin ortalama yüzde 1.7, Meksika'nın 2.1, Güney Afrika'nın 0.1 büyüyebildiği, Latin Amerika'nın yüzde 0.6, Brezilya'nın 3.3, Rusya'nın 0.8 daraldığı bir dünyada, Türkiye'nin güçlü bir 'büyüme' hikâyesi var. Bu hikâyenin 'sürdürülebilirliği'ni perçinlemek adına, özel sektör yatırımlarına ivme kazandırmamız gerekiyor. Hükümetin son 9 ayda reel sektörü desteklemek adına birbiri ardına attığı adımlar ve destek paketleri, 16 Nisan Referandumu sonrası 'billurlaşan' siyasi ortam da dikkate alınarak, reel sektörce katma değere dönüştürülmeli.