* Özür dilerim
Önce teknik direktör Feldkamp, sonra da tüm Galatasaray camiasından özür diliyorum. Bütün meslektaşlarım gibi benim de kabahatim çok büyük. Sayın Feldkamp, Atina'ya gitmeden önce gazetecilere "Hazır 5 forvetimiz var. Birini defansa veya orta sahaya alabiliriz. Hazırlayacağınız 11'le bana yardımcı olabilirsiniz. Böyle 11'ler gelirse gözden geçireceğim, söz!" demişti. Keşke bu çağrıya kulak verseydim.
En azından santrfor özellikli dört oyuncuyu yedek kulübesinde oturtmazdım.
Zamanında Emre Aşık gibi her zaman "emre amade" bir adamı yollayıp Atina'ya yedek stopersiz gelmezdim.
İsveç Milli Takımı'nın ön liberosu Linderoth'u sağ kanatta, 2000-2002 döneminin (Dünya Kupası üçüncülüğü dahil) dünyadaki sayılı kanat adamlarından biri Hasan Şaş'ı da ön liberoda oynatmazdım . Hoş; Feldkamp, Hasan'dan bek de yapmıştı.
Nonda, Hakan Şükür, Ümit Karan, hatta Özgürcan varken Serkan ve Arda'yı 45 dakika boyunca rakip stoperlerin kucağına atmazdım.
Biraz eskiye dönersek. Bordeaux'da Kalli'nin Barış, Song ve Linderoth'a yaptığı gibi maç sonu isim vererek futbolcularımı suçlamazdım.
KURALLAR HERKES İÇİNDİR
Futbolcuma kampta ailesi (Hakan Şükür) veya arkadaşları ile (Lincoln) görüştü diye ceza veriyorsam, eşimi deplasmana (Sezon başı Bolu'ya özel maç desek bile, Panionios maçı için Atina'ya) takımla götürmezdim.
Feldkamp, Bordeaux maçı sonrası "Bu sonucu hazmedemiyorum" demişti. Acaba, İsveç sekizincisine Ali Sami Yen'de yenilmeyi hazmedebilen Galatasaraylı var mı? Ya da, torbalarının iki tane altıncısı, iki tane de sekizincisinin oluşturduğu UEFA Grubu'nda Galatasaray'ın son maçını kazansa bile rakiplerinden biri puan kaybetmeden ikinci tura çıkamayacak olmasını hazmedebilen var mı? Yunanistan yedincisini ofsayt bir gol ve olmayan bir penaltıyla yenebilmeye ne demeli?
Özetle; "Entschuldigung (Özür dilerim) Hocam! Ben de bunları hazmedemiyorum."