Uzun süreli iktidarlar ne kadar iyi, doğru ve yararlı iş yaparsa yapsın bir süre sonra toplumda bir alışkanlık duygusu uyandırır. Eşyanın tabiatı böyledir. Günümüz dünyası gibi hızlı değişen, doğrudan doğruya değişimin iktidarda olduğu bir dönemde bu gerçek daha da geçerlidir.
Akparti de bu oluşumdan payını alıyor. Çok büyük kitlelerin hâlâ kendisini üreten siyasal kurum olarak bu partiyle 'matematik' ilişkisi devam ediyor. Hatta daha da koyulaşarak devam ediyor. Gene de iktidarın (özü gereği de merkezi iktidar belki zorunlu fakat sıkıcı bir kavramdır) bu duyguyu aşacak bir çoğulculuk, katılım, paylaşım mekanizmasını harekete geçirmesi gerekir. Bunların hepsinden önemli bir nokta var.
İktidar kavramını daima asık suratlı, asıp kesen, kırıp döken bir gerçeklik olarak tanıyoruz. Öyledir. İktidar yasa ve yaptırım demektir. Erk demektir. Devlet demektir. Bütün bu kavramların başka anlamı yoktur. Bütün bu 'sevimsizlikler' yüzünden iktidarların toplumla farklı bir bağ kurması gerekir.
Bugünün dünyasında bu bağın ne olduğu biliniyor. Sadece 'maddi çıkar' temelinde bir ilişki insanlara yetmiyor. 'Maddi çıkar' hemen akla gelen şeyler değildir. Maddi çıkar sınıfsal ilişkilerdir ve sosyolojidir. Yoksa odun, kömür, makarna değildir. O yorum bir saçmalıktır ve zavallılıktır.
Buna mukabil iktidar-toplum ilişkisinin, sert, ceberut (haydi öyle bir kavram kullanayım, Hobbes'cu) devlet ötesinde yeni bir mekanizmaya ihtiyacı var. Bugünkü dünya ve demokrasi anlayışı bunu gerektiriyor. Sivil toplum, yatay örgütlenmeler, yerinden yönetim, iktidarın dağıtılması, paylaşılması yeni anlayışın unsurları.
***
Buna bir kavram daha ekleyeyim. Türkçede karşılanması zor bir kavram. Dostluk, arkadaşlık, dost canlılığı gibi anlamlar içeriyor, Batı dillerindeki
conviviality. Ama daha önceki dönemlerde 'gelecek bilimci' ve ütopik sosyalist
Ivan Illich tam da bu adla yazdığı kitapta bu kavramı '
şenlik' karşılığı olarak geliştirmişti ki, doğrudur. Kelimenin kökünde 'con' ve 'vivere' var ve festival, şenlik damarından geliyor bu sözcükler. (Kitabının adı
Tools for Conviviality idi, Türkçeye
Şenlikli Toplum diye bir yapıtı çevrildi, kontrol etmedim, bunun o kitap olup olmadığını bilmiyorum.)
İktidarın işin bu yönünü kavraması, insanların bu
duygularını karşılaması da gerekir. Şenlik, festival duygusunu uyandırmak sadece bir '
psikoloji' meselesi değildir. Bir
sivilleşme, bir
seçenek oluşturma, bir
yenilenme mekanizmasıdır bu.
Sadece
iktidar için değil, 'şenlik' kavramı
muhalefet için de geçerlidir ve daha fazla geçerlidir.
Verili iktidar söylemi üstünden muhalefet yapmak
iktidardan daha sıkıcı olmaktır. O koşulda, hem iktidarı zımnen
içselleştirmiş ve
tekrarlamış hem de bir
seçenek geliştirmemiş olursunuz. Muhalefet muhakkak ki
iktidarın ötesine geçen bir kuvvettir. En büyük dayanağı da
bu
şenlik kavramıdır. Onun içerdiği politik,
toplumsal olgulardır.
***
CHP yürüyüşünü bu açıdan ele almakta yarar var. Muhalefet uzun süren
yetersizliğini ve
siyaset üretmeme kısıtlamasını böyle bir hamleyle aşmak istedi.
Siyasal anlamı, sonuçları, açılımı bir tarafa. Onlar ayrıca tartışılacak. Fakat tabanında bahsettiğim '
şenlik' duygusunu yarattı. Onun getirdiği dinamizmle bir süre daha devam edecektir.
Fakat siyaset sadece
şenlik ve
eylem değildir. Siyaset bir
ideoloji ve sosyolojidir. Muhalefetin kendisini özellikle tıkandığı bu noktalarda sürüklemesi gerekir. Türkiye için gerekli hatta zorunlu olan budur.
Şimdi bu şenlik
duygusunun yaratılmasında sıra iktidarda. Onun bu
coşkuyu oluşturması beklenir. Kendisine karşı olan kitlelerle
temas ve köprü kurmasının yolu bu
şenlik coşkusunu yaratmasından geçiyor. Çünkü şenlik aynı zamanda
uzlaşma, kaynaşma, kavuşmadır. 'Bir arada olmak'tır.
Şenlik için değilse, siyaset başka ne için vardır ki?...