Demokrasiyi par excellence yaşayan, bildiğimiz Hobbescu devletin olmadığı, sivil toplumun bütün dinamikleriyle işlediği, hele son 20 yılda demokrasi denen varlığın büsbütün incelip geliştiği ABD'de sandığa gidildi, bir sonuç doğdu, şimdi bu 'demokratik' toplumun bir bölümü, sandıktan çıkmış Trump'ı Başkan kabul etmiyor. Amerikan elitleri gösteri düzenliyor. Olaylara kan bile sıçradı.
Haklarıdır, düzenlerler. Ama bu hali demokratik teori ve yapı içinde nereye yerleştireceğiz? Neticede, bildiğimiz demokratik düzenin bir uzantısı/ sonucu olarak Trump ortaya çıktı. Ona oy verenler uzaydan gelmediler. Onları Amerikan toplumu üretti. Sorun demokraside mi?
***
Bahsettiğim bu demokratik yapıyı daha baştan reddeden bir yaklaşım var. Profesör
Jason Brennan bu anlayışın başını çekiyor. Daha önce
iki kitap yazdı. İlk yapıtında demokrasinin bugünkü haline, yani sadece
dört yılda bir yapılan
seçimlerle birisini/ bir partiyi yönetici olarak
seçmenin '
sakıncalarına' değindi. İkinci kitabında
zorunlu oy konusuna
karşı çıktı.
Yeni yayınlanan
Demokrasiye Karşı'da (Against Democracy) ek olarak da
'
epistokrasi'nin (yani bilginlerin yönetimde
olduğu rejim) demokrasiden iyi olduğunu,
liberalizmin temel dayanağı olan
ortak akılla /
kamu aklı (public reason) ile epistokrasinin,
uyumsuz olduğunu söyleyenleri
reddedip
örtüşebildiğini ileri sürüyor.
Brennan'ın bütün bu görüşlerini getirip üstüne oturttuğu zemin şu:
yurttaşlık erdemi/ erdemli yurttaşlık (civic virtue) artık siyasette değil,
siyaset dışı alanlarda cereyan ediyor. Ben de bu yönde birçok yazıyı bu köşede bir durum tespiti olarak daha önceleri yazmıştım. Hele teknolojiye bağlı yeni bir
beyaz yakalılar sınıfının yani '
yeni elitlerin' doğduğu bir dünyada bu gerçek, haydi haydi geçerli.
***
Daha çok uzatabileceğim, hayati derecede önemli olan bu tartışmayı kesip şuraya geleceğim: mevcut şartlar altında, dünya ciddi bir tartışmaya sürükleniyor:
yeni demokrasi!
Anlaşılan,
mevcut demokratik yapı yetersiz. Demokrasinin iki önemli özelliği
var. Birincisi,
daha iyisi henüz bulunamadığı için en iyi rejimdir denir. İkincisi,
demokrasi
ikinci en iyidir. Daha iyisi
beklenir, aranır. (
Derrida buna '
gelecek demokrasi' (democracy to come) der.)
Eğer bugünkü yapı yetersizse bu demokrasiden
vazgeçmek için bir neden
olamaz. Daha iyi demokrasiyi
bulmak ve kurmak için yararlanılır o yetersizlik koşulundan. Bu da başka düzlemlere bakmayı gerektiriyor. Onların başında çok yakında daha fazla karşılaşacağımız bir tartışma geliyor.
Demokrasinin niteliği.
***
Yani, şu
epistokrasi tartışmaları gibi daha ileri aşamaları bırakırsak, bundan böyle
demokrasi cephesi bile kendi içinde bölünecek. Kimse kategorik olarak
karşı olmasa da, demokrasinin
seçim- halk çoğunluğu olduğunu iddia edenlerle yani
popülistlerle demokrasinin daha farklı bir süreç olduğunu öne sürenler yani
elitistler arasındaki tartışmaya dönüşecek iş. Bir manada demokrasiyi
elit yönetimi olarak tanımlayan
Platon geri geliyor.
Trump'ın seçimi hayli zamandır bekleyen bu tartışmayı alevlendirecek. Ama bitirmeyecek.
Neden bitirmeyeceğini de gelecek yazıda
sol meselesini ele alarak yazayım, öylelikle ben kendi tartışmamı bitireyim.