Orlando olayına elbette 11 Eylül'dür demeyeceğiz. Ama vahimdir. Hele Fransa'daki saldırılarla bütünleşince, hele Obama, katilin emirleri internet aracılığıyla aldığını açıklayınca ve DAEŞ işi üstlenince bu vahametin boyutları daha da artıyor.
Ortada şimdi çeki taşı gibi bir realite var. Bu realitenin adı DAEŞ'tir. Ne var ki, DAEŞ tek başına bir şey ifade etmiyor.
Sorun bu örgütün kendisini 'İslam Devleti' olarak adlandırması, ideolojik üst yapısını İslam'la oluşturmasıdır. O zaman iş dönüp dolaşıp gene Müslümanlığa/ İslam'a gelip dayanıyor.
İş bu planda öyle bir noktaya varıyor ki, sanki 1990'ların 'Batı ve gerisi' şeklindeki tanım şimdi gayet somut biçimde 'Batı ve İslam' olmuştur.
Bunun tamı tamına böyle olduğu artık su götürmüyor. Batı, kendi dışındaki dünyayı Müslümanlıkla tanımlıyor. Bunun uluslar arası siyasetteki açılımı nedir bilemem, ama popüler kültürde, popüler zihinde böyle olduğunu daha fazla tartışmaya ihtiyaç yok. Batı da Doğu da (diyeyim) zıt kardeşini buldu.
***
Peki ama bütün bunların altında yatan nedir? Bu soru bana başka bir soruyu düşündürüyor: ne oldu da
2010'lara kadar sarkan
küreselleşme efsanesi tuzla buz oldu?
Çarşamba günkü yazımda buna değindim.
Bana kalırsa bugün sürdürülen ve ne yazık ki, tam da böylesine kanlı bir noktaya gelip dayandığı için hiçbir şekilde
meşrulaştırılmasına imkân kalmayan bu hamleler yani
Doğu'nun küresel planda sürdürdüğü mücadele Batının
vurdumduymazlığından, daha da beteri
narsisizminden kaynaklanıyor.
Her ne kadar 'mucit'
Fukuyama sonradan yanıldığını kabul ettiyse de '
tarihin sonu' denerek hırsla, şiddetle, ödün vermeksizin savunulan
liberal ekonomi, ideolojilerin öldüğünü ilan eden yaklaşımlar meseleyi küçük, nüve halindeki örgütlerin sistem içinde bir yol bulma çabasına doğru zorladı.
Şimdi
teknolojinin de kullanılmasıyla artık bambaşka bir nitelik kazanan bu olgu
liberal ekonominin en büyük şımarıklıklarla, küstahlıklarla kendisini savunmasına her halde çok şey borçludur. Yok sayılan bir kitle ne yazık ki daha fazlasını yapamadığı, daha fazlasına akıl erdiremediği için 19. Yüzyıl'ın
anarşizmini dönüştürerek, onu '
yalnız kurt'larla bütünleştirerek bugün Batının bağrına gibi görünse de insanlığın bağrına hançer üstüne hançer saplıyor. Daha da beteri bu hançeri kendi bağrına saplanıyor ona bütün meşruiyetini kaybettiriyor.
***
O zaman şunu söyleyebiliriz:
ekonomik bir sistem olarak devam eder etmez, bileceğim
bir şey değildir ama bir
ideoloji olarak
bugün
liberal ekonomi de,
küreselleşme de bitmiştir.
Çünkü küreselleşme bütün o
çoğulculuk, farklılıklar, çoğul kültürler gibi iddialarına
rağmen o sistemi kuracak kurumları
üretmedi. Söylemini somutlaştıramadı.
Aksine, küreselleşme bütün meziyetlerine rağmen şiddetli bir
narsisizm ve tüketim ihtirası içinde yok oldu. AB ise gene aynı nedenle,
kurumlarını meydana getiremediği için ve karşılaştığı
ilk insanlık sınavında, göçmen konusunda, mağlup düşerek kapandı, bitti.
Geriye,
neo-liberalizmle kitlesel katliamlar yaparak mücadele eden, mücadelesinin demokrasiyi ne kertede zarara uğratacağını hiç mi hiç düşünmeyen, zaten öyle bir derdi de olmayan, terör kaldı.
Terörün kör tırpanı bundan böyle çok esecek üstümüzde.