Kabine açıklandı. Bu kabineyi Akparti'nin devam eden iktidarı bakımından en ilginç kabinelerden biri olarak kaydetmek gerekir. Birkaç nedenden ötürü. Fakat o analize geçmeden önce hemen belirteyim ki, kabinenin ne anlama geldiği Başbakan Yıldırım'ın grup konuşmasından ayrı düşünülemez. Oradan başlayayım.
Daha önce de yazmıştım. Ben dış politikada değişiklik bekleyenlerdenim. Bu değişiklik akşamdan sabaha olmaz. Ama olur. Nitekim Yıldırım konuşmasında önce bu noktayı vurguladı.
İkincisi ben ekonomide yatırım yönlü yeni politikalar bekleyenlerdenim. Bunun en önemli işaretlerinden biri, basit bir ekonomi bilgisiyle anlaşılacak olanı, faizlerin düşürülmesidir. Nitekim dün faizler indirildi, ama az ama çok. Fakat siyaset sembollerle ilerler. O indirim de kendisinden daha fazla sembolik anlam taşıyor.
Kaldı ki, sadece olayları ve olguları karıştırmak isteyenler için bu bir sürprizdir. Merkez Bankası Başkanı değişikliği, ardından Yıldırım'ın Başbakanlığı işin kendi mantığı içinde bu noktaya geleceğini gösteriyordu. Geldi. Bu eleştirilebilir, kabul edilebilir. Ama bunda şaşacak bir yan yok. Bu yatırımcı politikaların işareti değil de nedir?
***
Şimdi gelelim kabineye. Bu kabinenin üç önemli parametresi var.
Birincisi, bütün Akparti kabineleri içinde, gerek
kendi tabanının tonlarını gerekse
sağ siyasetin dokularını taşıması bakımından en çoğulcu kabinedir. Bu, baştan beri vurguladığım '
dönüşüm' meselesini yerli yerine oturtmak açısından önemlidir. Gene
sağ siyasette bilhassa
MHP üstünden meydana gelecek yeni oluşumlar da kabinenin bazı isimleriyle dengeleniyor.
İkincisi, kabine, yukarıda belirttiğim
yeni ekonomi siyasetine yönelirken
dış dünyayla herhangi bir
zıtlaşmaya girmiyor. Beklenen bazı isimlerin, özellikle
Mehmet Şimşek'in, kabinedeki mevcudiyeti Batı'yla
ekonomi bağlamında
bir sorun yaratılmayacağı izlenimini veriyor. Bu da vurguladığım
daha
yumuşak ve yapıcı bir politika
güdüleceğinin başka bir göstergesi olarak
duruyor önümüzde.
Üçüncüsü, bir kere daha
dış politika. Kabinede bu bağlamda iki önemli oluşum var. Birincisi,
Çavuşoğlu yerini koruyor. Bu belli bir süreklilik işareti. Ama
teknik bir sürekliliğin işareti bu. Politik dönüşüm ise
Ömer Çelik'in kabineye girmesiyle vurgulanıyor.
Çelik, muhtemelen
daha geniş politikaların üretilmesinde de etkili olacak bir isimdir ve AB ilişkileri bakımından önemli bir dönemeçtir onun kabineye intikali.
Son bir noktaya değineyim. Kimse o kadar önemsemiyor ama
Nabi Avcı'nın
Milli Eğitim'den alınıp
Kültür Turizm Bakanlığı'na getirilmesi önemlidir. ME Bakanlığı'nda Avcı önemli bir isimdi. Ama Kültür Bakanlığı'na tercih edilmesi bu çok
sorunlu, çok
zıtlaşmalara,
gerginliklere sebep olmuş (benim de ayrıca ele almak istediğim) konunun artık
daha sakin bir noktaya taşınmak istendiğini belirtiyor. Avcı,
yapıcılığı ve olumluluğuyla ve
kültürel birikimiyle bu alanda çok elektrik toplayan bir paratonerlik görevi üstlenebilir.
Birçok yönden Akparti yeni bir döneme giriyor. Başkanlık sistemi gibi bir
rejim değişikliği anlamına gelecek bir dönemde bu da makul bir yoldur. Muhtemelen Akparti
işlevsel bir iktidarla ve
daha sakin bir tonda yoluna devam edecek.
Göreceğiz...