Türkiye'de toplumun bütün kesimleri, bütün kanatları anayasa istiyor sanıyoruz. Doğrudur. İlk bakışta öyledir. Ama istemek başkadır yapmak başka. Anayasa yenilensin diyen kesimlerin bunu gerçekleştirecek siyasal ve sosyolojik güçleri var mıdır, ona bakmak gerek. Anayasa sadece istemekle olacak iş değildir. Anayasa, belli bir toplumsal aktörün siyasal iradesiyle gerçekleştirilir.
***
Böyle değerlendirince yeni bir anayasayı sadece iki kesim tutkulu bir şekilde istiyor. Bunlar
Kürtler ve Akparti tabanıdır. Geride kalan çevreler anayasa istiyormuş gibi görünüyorsa da bu gerçek değil, istemiyorlar. Nedeni sadece
basit ve sübjektif bir
istemekistememek konusu değil. Yeni anayasayı talep edecek, 'dayatacak'
siyasal ve sosyolojik güçleri yok.
Anayasayı
Kürtler istiyor. Çünkü yeni bir
toplum yapısı, yeni bir
siyasal yapı bekliyorlar. Birleşmek, ayrılmak, federatif yapı, üniter yapı gündemlerinde olan, tartıştıkları konular. Yeni anayasayı da bu çerçevede hazırlamak amacındalar.
Akparti siyasal sistemin tıkandığını belirtiyor. O da yeni bir
siyasal yapı bekliyor. Başkanlık, yarı başkanlık, güçlü başbakanlık formülleri arasında gidip geliyor ve yeni anayasayı bu minval üzere kurmak gayretini gösteriyor.
CHP ve MHP'nin nasıl bir anayasa istediklerini henüz duymadık. CHP '
demokratik' sözcüğünü kullanıyor ama somutlaştırılmadıkça, içi doldurulmadıkça bu kavram bir şey ifade etmez. MHP ise '
tek konulu' bir parti, sadece
üniter devlet diyor, başka bir şey söylemiyor.
***
Şimdi bu durumu analiz edelim. Öyle anlaşılıyor ki, zaten toplumsal karşılığı bulunmayan, sadece
tepki oylarına dayalı
MHP patlamış gitmektedir ve tabanını hızla Akparti'ye kaybetmektedir. Hangi anayasayı talep edecek?
CHP ise büsbütün sorunlu. Bu parti parlamentoda
siyasal temsil kapasitesine sahip. Onu sağlayacak bir tabanı var. Ama aynı partinin
sosyolojik temsil kapasitesi yok. Kendisine ait,
organik tabandan daha fazla oy alıyor. Çünkü Akparti'ye
tepki oylarının odağı. Yaşlı, iyi eğitimli, yüksek gelirli, şehirli, Batılı bu kesimin temsil ettiği bir
ideoloji yok.
Hal böyle olduğundan CHP,
Anayasa Komisyonu'nda dahi kalamıyor. Kalamıyor çünkü söyleyecek bir şeyi bulunmuyor. İddiası yok. Talebi yok. Katılmaktan değil
katılmamaktan bahsediyor. Doğrudur;
sosyolojik zemini, temsili ve ideolojisi olmayan bir siyasal örgütün
anayasa talebi de önerisi de olamaz.
***
Böylelikle Türkiye toplumunun büyük
siyaset problemini bir kere daha görüyoruz. Akparti'nin tuttuğu
dinamik tabanı bir yana bırakırsak şimdiki halde benzeri bir hareketliliğe sahip olan kesim sadece
Kürtlerdir. Fakat hızla
siyaset üretme kapasitesini kaybetmektedirler. Bu nedenle de
anayasal öneri getirmekte zorlanıyorlar.
Yapılacak tek şey var. Herkes
kendi anayasa taslağını, tasarısını hazırlasın ve ortaya koysun. Taraflar o anayasaların müşterek ve muhalif kısımlarını görür pozisyonlarını tayin ederler.
Özet olarak,
Türkiye'nin anayasa sorunu devam edecektir. Çünkü bu ülkede
siyasal temsil kapasitesine sahip partilerin
sosyolojik temsil sorunu vardır. CHP en büyük örnektir. Masada o yüzden
kalamamaktadır.
Bu konuya devam edeceğim...