Eski midir yeni midir pek o kadar bilmiyorum ama aklımdaki bir sözün eski ABD Başkanı Jimmy Carter tarafından Vanity Fair dergisinin son sayısındaki Proust anketinde tekrarlandığını gördüğümde şaşırdım. Çünkü hayrettir, nereden düştüyse aklıma, ben de tam o sözü anımsamıştım ve üstünde düşünüyordum.
Söz, 'değişen şartlara uy, değişmeyen ilkelere sarıl' der, böyle çeviriyorum. Sözün kime ait olduğunu bilmiyorum. Gene Carter tarafından söylenmişti de ben başka bir yerde mi okumuştum, onu da hatırlamıyorum. Niye aklıma geldiğini de söyleyemiyorum. Ama bir önceki gece vakti, genel başkanların neler konuştuklarından ziyade neler yediklerini cep telefonuna gelen mesajlardan okuduktan sonra sabahleyin bu sözle uyanmıştım.
Şartlar değişiyor. Değişir. İki büyük parti, iki gövde parti bir masanın etrafında pekala buluşup oturuyor, konuşuyor. Ben sonuçta koalisyon çıksa da memnun olacağım, erken seçim olsa da.
***
Koalisyon çıkarsa sevinirim. Böylece gece gündüz Akparti'ye saldıran, onu siyasal bir eleştirinin ötesinde zemmeden, tahkir eden, adını duyunca ürperen
Ulusalcıların, Kemalistlerin bu
koalisyon karşısında ne diyeceğini zevkle izlemek istiyorum. (Eh,
Cumhuriyet gazetesinin bugünkü halini bile '
eski Cumhuriyet de bitti' diye yakınarak değerlendirenleri görüyorum...) Onların siyasetin kendi düşündüklerinden, söylediklerinden (daha doğrusu
düşünmeden söylediklerinden) farklı bir şey olduğunu görmelerinden ayrı bir haz duyacağım.
Öte yanda, gitgide
küçülen bir siyasal parti halindeyken kutuplaşmayı besleyen, başarısız ve yeteneksiz bir genel başkanla yenilgi üstüne yenilgi alan, siyasal ideolojisini yitirmiş,
ulusalcılıktan MHP'liliğe kadar 'esnemiş' bir CHP tabanı bakalım bu işe ne diyecek? Yani,
değişen koşullarda bu kesim bir bütün halinde
değişmeyen ilkelere sarılacak mı? Yoksa iktidar olmanın heyecanı ve şehveti içinde değişimle birlikte akacak mı?
***
Erken seçim olursa da üzülmeyeceğim. O zaten bir koalisyonun
kurulmaması halinde oluştuğuna göre, Akparti,
oyun kurucu parti olarak zihnindeki algıyı değiştiremiyor, bir erken seçimi denemek istiyor diyeceğim. İş bu noktaya gelmişse o halde daha fazla zaman yitirmeden bu seçimin yapılmasında yarar var.
Maliyeti elbette ağır olacaktır. Ama yürümeyen, zıtlaşmalarla iç içe geçmiş, karşılıklı
taktik pozisyon almalara dayalı ve her an bir
yeni seçim hayaliyle büyük partinin küçük partiyi yokladığı yürümeyen bir koalisyondansa
erken seçim bin defa daha iyidir. Eğer o seçimden tek parti iktidarı çıkarsa ne ala diyeceğim. Çıkmazsa erken seçimde ısrarcı Akparti
koalisyonun kader olduğunu görecek ve daha kalıcı, yararlı, işlevsel, üretken bir koalisyonu ancak o zaman kuracak.
***
Evet, iki halde de kişisel olarak memnuniyet duyacağım. Ama bugünkü manzaradan da hoşnutsuz değilim. En neticede iki kutup partinin genel başkanları ve yetkilileri bir araya geldiler. Henüz konuşmaların ayrıntılarını bilmiyoruz. Ama bu kadarlık görüntü bile daha
uygar bir siyaset ortamının oluşmasına olanak verdiğinden Türkiye'de çok önemli, çok değerli bir 'resim' meydana getirdi. Bu koalisyonun kurulmasının büyük siyaset bakımından bazı '
sakıncaları' olacaktır ama belli
yararlarının olacağı da şimdi daha iyi hissediliyor.
Galiba şimdi seziyorum 'değişime uy ama değişmeyen ilkelere sıkı sıkıya sarıl' lafını neden zihnimde gezdirdiğimi...