Charlie Hebdo olayından sonra Arap ve Müslüman âleminin bir manada silkinmesini konuşup tartışıyoruz. Bunun bana göre temel bir koşulu ve yolu var. İslam'ın merkezi olan Ortadoğu ülkelerinin demokratikleşmesi. Ortadoğu sorununun çözülmesi. Gerisi, İslam'ın, felsefe ve teorisiyle ilgili dönüşümü ayrı ve çok sonraya bırakılması gereken bir konu. Demokratikleşme ve OD sorununun çözümü ile açılacak bir yol, en azından bütün bu karmaşanın altında yatan Batı- Doğu zıtlaşmasını, ayrışmasını da bir çözüme kavuşturacak.
***
Böyle bir dizi adım atılabilir mi derseniz,
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün prestijli
Project Syndicat internet 'dergisinde' yayınlanan yazısı çok önemli işaretler içeriyor.
Gül, OD'nin her zamankinden daha beter ve daha önce görülmemiş bir
hercümerçten geçtiğini belirterek daha fazla karamsarlığın daha fazla kazanç getirmeyeceğini vurguluyor. İki önemli saptaması var. Birincisi,
şiddet bulaşıcıdır diyor. İkincisi,
1991'de bölgedeki tek tehdit
Saddam Hüseyin'ken bugün tehdit sayısının çoğaldığını vurguluyor.
Son derecede dikkatli ve neredeyse '
matematik' bir şekilde yazılmış yazıda bu saptamadan sonra önce '
iyimserlik' doğuran adımlar belirtiliyor, sonra onlardan hareketle, bazen de onları model alarak daha fazla ne yapılacağı anlatılıyor. Bu meyanda Irak, Suriye, İran sorunları çözülmesi gerek ülkeler, IŞİD ele alınması gereken bir zor problem.
Örneğin bazı
Avrupa yönetimlerinin
Filistin devletini tanıması olumlu işaretlerden biri. Sonra,
Esat rejiminin sahip olduğu
kimyasal silah stokunun ortadan kaldırılması nasıl birleşerek hareket etmenin olumlu neticeler doğuracağının bir işaretiyse
İran'ın nükleer silah programıyla ilgili uluslararası görüşmelerinin genişletilmesi de bir başka örnek Gül'e göre. Bu sahada sağlanacak başarı diyor, İran'ın bölgedeki diğer sorunların giderilmesi için işleri kolaylaştırmasını getirecektir.
Daha kapsayıcı bir
Irak hükümetinin kurulması gene başka bir olumlu işaret. Bağdat'taki merkezi yönetimle
Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki çelişkilerin giderilmesi bir başka pozitif hamle.
Gül,
IŞİD'e karşı oluşturulan koalisyonu da memnuniyetle karşılıyor. Ama
askeri müdahale tek başına bu
örgütü dağıtmak için yetmeyecek diyor.
Afganistan, Irak, Libya ve Suriye'de yapılan hatalardan ders alınması gerek. Askeri müdahalenin nasıl bitirileceği şimdiden düşünülmeli. Örgütü ortadan kaldırmanın yolu, bölgedeki halkın desteğini alan
kapsayıcı bir siyasal çerçeve hazırlamaktan geçiyor, Gül'e göre. Çünkü IŞİD, bölgenin
siyasal, ideolojik, ekonomik ve sosyal 'patolojisinden' türemiştir; çözüm de bu sularda aranmalı.
Nihayet Gül,
Arap Baharı'na temas ediyor yazısında. Her ne kadar diyor Bahar,
Tunus dışında, neredeyse her yerde geçtiyse de
talepleri capcanlı yaşıyor. Bu talepler,
demokrasiye, iyi yönetime, insan haklarına, saydamlığa, cinsiyet eşitliğine ve sosyal adalete yöneliktir ve bölgenin gündemini belirlemeye devam edecektir.
***
Çok önemli bir nokta yazının sonunda ifade edilen çözüm yolu: Avrupa'da olduğu gibi bir
Bölgesel Güvenlik ve İşbirliği Örgütü kurmak.
1980'lerden beri bu hayal ortada. Şimdi uygulanması gerek. Çünkü böyle bir örgüt güçlü bir ekonomik ilişki gerektirecek, su ve enerji konularını, uzun vadeli stratejik planları kapsayacak ve sorunları daha doğarken çözecek çoktaraflı ilişkileri oluşturacak.
Her şey bu kadar somut, hatta basit. Yeter ki yapılsın. O zaman
İslam/ Müslümanlık/ OD dönüşecektir. Kısacası önce somut siyaset sonra teori ve felsefe...