Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

'İslami devlet' diyerek...

Yurtdışındayım. Televizyonları açıyorum.
Uluslararası haber kanallarına bakıyorum. Hong Kong olaylarından söz ediyor. Kulak kesiliyorum. Nouvel Observateur daha yeni yazdı. Yeni düşünürler dünyanın komün dönemine geri döndüğünü belirtiyorlar.
Bundan sonra her yerde Occupy Wall Street ve Gezi türü olayların patlayacağını söylüyorlar.
Kehanetleri doğru çıktı. Hong Kong karıştı.
Gençler şimdi ordunun müdahalesini bekliyor.
Geçiyorum.
"İslami Devlet" diyor BBC. Tekrarlıyor. Bir defa sektirmiyor. Gene kulak kesiliyorum. Onların ISIS dediği IŞİD'den bahsediyor.
Fakat adını ISIS diyerek bile anmıyor. "İslami Devlet"i üstüne basa basa söylüyor.
Bunun son derecede bilinçli bir tercih olduğu kanısındayım. İngilizler bir şeyi yapmışlarsa inceden inceye düşünerek yapmışlardır.
Kırk kere ölçüp bir kere biçmişlerdir.
Bu lafı boşuna etmemişlerdir. Nedeni ne olabilir diye geçiriyorum aklımdan.
Çok tehlikeli bir isimlendirme bu. Işid kendisini böyle adlandırdı diye kimsenin onu bu şekilde adlandırması gerekmez. Bir kere hiçbir meşruiyeti olmayan bir örgütün kendisini "devlet" diye adlandırması ne kadar saçmaysa onu "devlet", hem de "İslami devlet" diye nitelendirmek ondan da saçma bir şey. Hatta tam tersine, "İslami devlet" deyince ona bir meşruiyet kazandırılıyor.
Fazlası da var. O derecede korkunç, her türden aklın mantığın ve dinin yasakladığı hareketlerde bulunan örgütün bu adı üstünden "İslam"la o hareketler insanların bilincinde bütünleştiriliyor. Bu özdeşliği kafasında kurmayacak bir tek insan düşünülebilir mi?
Fransız kanallarına bakıyorum. Her ne kadar Le Monde "İslami Devlet" diyorsa da, tümünde örgüt, kısaltılmış adıyla yer alıyor.
Yetmiyor. Eğer onlarla ilgili bir açıklama yapmaları gerekiyorsa "Cihadistler" diyor.
Literatür buraya doğru kayıyor. Aklı başında olan herkes İslam'la Cihadistler arasında bir ayrım yapmaya dikkat ediyor.
Elbette İslam'ı şiddetle, tedhişle, terörle bütünleştiren bir anlayış var. Zamanında bu Filistin Kurtuluş Ordusu için geçerliydi. Edward Said, yıllar sonra bir yazı yazarak o örgütün Münih Olimpiyat Oyunları sırasında gerçekleştirdiği terörün, Filistinliler bakımından tam bir felaket olduğunu belirtti. Ama o hareketin sürekli olarak ortaya getirilmesi, Filistinlilerin bu açıdan görülmesinin nedenleri üstünde de durmuştu. Batı kolaycılığının bir sonucuydu bu, diğer bin türlü daha karmaşık nedenin yanında. Nihayet, yemediler içmediler, sanki dünyada başka konu kalmamış gibi Münih diye bir film yaptırdılar... Galiba hâlâ aynı noktadayız.
Anlaşılan İngilizler karışık oyunlarını oynamaya devam ediyor. OD'ye ait yüz yıllık hesaplarını henüz bitirmediler.
Ama o bölgede şu kadar yüz sene kalmış Türkiye etrafıyla ilgilenmesin, ilişki kurmasın diyorlar.
Buradan bakınca, Türkiye'nin Işid'e müdahalesi insanı düşündürüyor. Kimsenin kuşkusu olmasın ki, bütün manasızlığına rağmen, bu defa da, Türkiye, "İslami Devlet"e müdahale eden, Müslümanlara kurşun atan bir ülke olarak sunulacak. Bu bakımdan hükümetin bu girişiminde son derecede dikkatli olması gerekiyor.
Daha önce 2003'te ve diğer bütün girişimlerde bu konuyu, yani Müslümanlara kurşun atan ülke konumunda kalma(ma)yı dikkatle değerlendiren Türkiye bu defa da bu hassas ilişkiyi aynı derecede önemle ele almalı. Hele hele Obama'nın, kara birliklerini devreye sokmam dediği bir dönemde. Bu demektir ki, işin bu kısmı, çarşamba günkü yazımda belirttiğim gibi, Türkiye'nin üstüne yıkılacak, diğer ülkeler süte batmamış ak kaşık gibi kenara çekilecektir.
Şom ağız kapanmak bilmez...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA