Cumartesi günü bir yurtdışı gezisinden dönerken uçakta gazete dağıtılıyordu, Radikal istedim. Elime aldığım, kâğıda basılmış son sayı idi.
Radikal, benim de 1996 Ekim-2005 Eylül arasında köşe yazarı olarak karıştığım bir maceradır. Bir gün Bilkent Üniversitesindeki odamda oturuyordum. Telefon çaldı, açtım, İsmet Berkan, Ankara temsilcisi olmuştu, sonradan hep yapacağı gibi bana üç adımla birlikte seslenerek aynen "gazetemizde köşe yazarlığı yapar mısın" diye sordu. Güneş gazetesi kapanmış, köşe yazılarına ara vermiştim.
Büyük bir sevinçle kabul ettim. Önce haftada iki gün yazdım.
***
1998 başında İstanbul'a göçtüm. Kısa süre içinde
Mehmet Yılmaz'la bin yıllık dost olmuştuk. Bazı dostluklar öyledir. Başka dünyalarda mayalanır, tasavvufta belirtildiği gibi, bize icrası düşer. Mehmet Yılmaz, hayatta tanıdığım en komplekssiz insanlardan, yeniliğe en açık, sezgileri en güçlü insanlardandır. Zaten Radikal'in başarısı onun da,
İsmet Berkan'ın da, Eyüp Can'ın da bu özelliğinden, yenilikleri izlemelerinden geliyordu. (Bu arada belirteyim Mehmet Yılmaz Türk basınında büyük bir değerdir. Bugün adı gündelik hayatımıza karışmış sayısız dergi ve gazete onun eseridir. Bu tarihi yazması şarttır.)
Mehmet yazı sayımı üçe çıkardı. Bir de
kültür- sanat sayfasına "bakmamı" istedi. Sonradan yakın dostum olacak
Cem Erciyes henüz çiçeği burnunda bir genç gazeteciydi. O sayfayla çok ilgilendim. Her şeyden önce şimdi Sabah'ın Pazar ekinde yaptığım gibi haftada bir orada yazmaya başladım. Sanırım günlük bir gazetede hatta yeri geldiğinde çok aykırı konularda o boyutta düşünce yazısı yayınlayan ilk gazete oldu. Başlangıçta, bu tür daha uzun ve politika dışı yazıları
Radikal İki'de yazıyordum.
Sonra
Milliyet'in başına geçti
Mehmet Yılmaz. Radikal'i
İsmet Berkan yönetmeye başladı. Ben de
2005 yılı
Eylül ayında uzun bir süre hocalık yapmak için Amerika'ya giderken, oradan yazmak doğru olmaz diye köşemi bıraktım. O arada
Radikal İki'de yazdım. (Bu arada bir dönemin bilinç tarihini oluşturan bu mecranın yaratıcısı
Tuğrul Eryılmaz'ı Radikal'in ve simgelediği anlayışın en önemli isimlerinden biri olarak kaydetmek gerekir.) Dönünce, İsmet "ne zaman başlıyorsun" dese de, o tarihlerde neredeyse her gün bir araya geldiğimiz Bebek Kahve'de oturup zamanını konuşsak da, olmadı, başlayamadım. 2007 Mayıs ayında
Sabah'ta başladım.
***
O günden bugüne Radikal birçok kez farklılaştırdı kendisini. Bana kalırsa, kuruluş mantığına uygun olarak hep değişti. Önce tabloid boya geçti. Şimdi de sadece internette yayınlanacak.
İki şey söyleyeyim. Birincisi, bu durum Radikal'e yakışıyor. O nedenle Radikal'in artık
kâğıda basılmayacak olmasını üzüntüyle karşılasam da gazetelerin tamamen
elektronik ortama geçmesi fikrini destekliyorum. Kâğıt gazeteleri artık farkında olsak da olmasak da okumuyoruz. Bu gerçeğe daha fazla direnmenin âlemi yok.
İkincisi, ben bu hamlenin Radikal'e çok yakıştığı kanısındayım. İçimi yokluyorum ve bu haberin beni gerçekten sevindirdiğini görüyorum.
Umarım çığır açıcı, kalıcı olur.
Radikal, tıpkı
Açık Radyo, tıpkı
Bilgi Üniversitesi, tıpkı
Yeni Yüzyıl gibi o karanlık, dehşet verici 1990'larda ve 2000'lerde Türkiye'de
liberal ve
liberal sol arayışın bir uzantısı, bir aracıydı. Sanırım bu kurumların neredeyse tamamı ya kapandı ya eski güç ve işlevlerini yitirdi. Bunu bir kazanç mı bir kayıp mı diye nitelendirmek gerektiğini tam bilemiyorum, düşünüyorum o sorunun üstünde, ama kişisel tarihimde Radikal'in çok önemli bir yeri olduğunu çok iyi biliyorum. Burada, bana o gazetede çalışma olanağı veren
Mehmet Yılmaz ve
İsmet Berkan dostlarıma içtenlikle teşekkür ederim.
Yolu açık olsun...