Occupy CHP'nin, Gezi hareketine katılan sivil, kendiliğinden, isimsiz ve çok- özneli hareketi CHP'lileştirdiğini ve bunun da yanlış olduğunu belirtmiştim.
Birçok bakımdan yanlış bu girişim.
Ama bir özelliği diğerlerinden ağır basıyor.
Bu hareket CHP'yi diriltmek maksadını güdüyor. Oysa, seçimler açıkça gösteriyor: CHP marjinal bir partidir. Mevcut yönetimin de, etraftan gelecek desteğin de onu CHP olarak, CHP tarihi içinden diriltmesi imkânsızdır.
Bu durumda yapılması gereken açıktır: 21. yüzyılın şartlarına, arayışlarına uygun bir sol politika üretmek. O kavram bugünkü dünyada ne ifade ediyor sorusunu yanıtlamadan daha ileri gitmek olanaksız. Ortaya attığım bu çetrefil soruyu yerli yerinde cevaplamak için iki önemli adım atmak gerekir.
1. CHP'yi sol bir parti olarak düşünüp, Türk solu kavramını unutmak.
2. Bugünkü solun geçmişin sol anlayışından doğmayacağını bilmek.
Dünyada sosyalist, sosyal demokrat, sol partilerin birliği 1951'den bugüne Sosyalist Enternasyonal'dir. (Ah, Türkiye! CHP, 1970'lerde bu birliğe girdiğinde kıyamet kopmuştu.) Fakat Mayıs 2013'te Alman Sosyal Demokrat Partisi o yapının, o modelin artık eskidiğini, yıprandığını, kirlendiğini söyleyip bu defa İlerici Birlik (Progressive Alliance) adı altında yeni bir örgüt kurulmasına öncülük etti.
60 yıldan çok bir zaman sonra bu birliğin kurulması başlı başına bir önem taşıyor ve sosyal demokrasi, sol, sosyalizm kavramlarının yenilenme ihtiyacını işaret ediyor.
Nasıl etmez? Bugünkü dünya örgüt kavramından birey kavramına, mekân kavramından siyaset kavramına kadar her şeyin tepeden tırnağa değiştiği bir dünyadır. Yeni bir "toplum/ toplumsal/ toplumcu" kavramının bu çerçevede ifade edilmesi gerek. Kaldı ki, yeni örgütün adını "sosyalist" değil, "ilerici" olarak seçmesi bile o eski kavramların şlevsiz kaldığını vurguluyor.
Birlik, manifestosunda, 21. yüzyıl siyasetinin demokrasi, adalet, dayanışma ve cinsiyet eşitliği üstüne oturması gerektiğini belirtiyor. Eski özgürlük, eşitlik, kardeşlik ilkelerini de özgürlük, adalet, dayanışma olarak yenilemiş durumda. Dışlayıcı tutumu yok Birlik'in. İşçi hareketini, sosyal demokrat, sosyalist girişimleri destekliyor, tabanı sayıyor.
Temel taahhüdünün ise yukarıdaki dört ana eylem ilkesinin dışında toplumsal eşitlik, sürdürülebilirlik, uluslararası dayanışma olgularına yönelik olduğunu vurguluyor. Küreselleşmeye karşı değil; ama küreselleşmenin yoksul- varsıl eşitsizliğini görülmemiş mertebeye çıkardığının bilincinde. Oradan hareketle politikasını küreselleşmeyi daha eşitlikçi, iklim değişikliğini göz önüne alacak biçimde sürdürülebilir bir zemine oturtmak, insan haklarını, kadın haklarını, barış ve güvenliği güçlendirmek şeklinde ifade ediyor Bu kadar mıdır? Bana göre değil. İlericilik daha fazlasını da gereksiniyor bugün, 21. yüzyılda.
Yeni siyaset yöntemleri, yeni iletişim imkânlarıyla bütünleştirilmeli, yeni mekân/ sızlık, çoköznelilik, çoğulculuk gibi kavramları içermelidir. Ama Birlik'in çizdiği çerçeve temel bir zemin hazırlamıştır. Ve bu zeminde öyle 1930'larda şekillendirilmiş Altı Ok falan yoktur. O "ilkeler" aşılıp bu zemine ulaşılınca da, başta belirttiğim yeni siyasal yöntemlere, yeni siyaset aşamasına kolaylıkla gelinebilecektir. Sol dünya "havalanacak"tır.
Genç arkadaşlarım, kardeşlerim de occupy CHP düşüncesinden vazgeçsin, gelsin, bu sularda yelken açıp yeni ufuklara yönelsin.
Onlara bu yakışır!