İnsan bazı haberleri okuyunca, bazı şeylere tanık olunca "nereden nereye" diyor. Çeşitli davalardan dolayı şimdi hapishanelerde yatan komutanların bazıları zamanında Deniz Gezmiş'in yattığı koğuşlara veya hücrelere yerleştirilmişler, onlar da "tüm yurtseverler buradan geçiyormuş" demişler. Bilmiyorum, onlar da içlerinden, "nereden nereye" de demişler midir, ayrıca?...
Bu haberi okuyunca aynen öyle "nereden nereye" dedim ve şaşırmaktan çok son yüzyılın Türkiye'sinde yaşanan siyasal olayların orduyla ilgili kısmını gözlerimin önünden geçirdim.
Bu "yurtseverliğin", yurtseverlik ittifakının şimdi gitgide aydınlanan ayrıntısı üstünde düşündüm. Ve şu şaşırtıcı ters ilişkiye işaret ederek başlayalım.
Bu ordu değil miydi, 1971'de hükümete muhtıra veren ve ardından Balyoz Harekâtı düzenleyip ne kadar solcu varsa içeri atan, işkenceden geçiren, ardından da üçünü idam eden? O dönemde vatan haini, bölücü, kökü dışarıda denen ve ne yazık ki henüz 27-28 yaşında olan insanlar acımasızca katledildi.
Bu katliamda sadece askerin değil dönemin iktidarı AP'nin ve diğer sağ partilerin katkısı da unutulmayacaktır, bugün mahcup olsalar bile...
Ne var ki, işin iç yüzü biraz daha farklıdır ve bu "yurtseverlik" meselesini açıklamaya muktedirdir. 12 Mart darbesi ordu içi çatışmaydı. Zıtlaşmalar 27 Mayıs'tan sonra başlamıştı.
Önce Talat Aydemir ve arkadaşları "hiyerarşi dışı" darbelere kalkıştılar ve bastırıldılar. Ama kaynama devam etti. Dönemin TİP ve öğrenci hareketleri gibi oluşumlarından, YÖN ve Milli Demokratik Devrim gibi "ideolojik yöntemlerinden" etkilenen bir kesim darbeciliği sistemli şekilde benimsedi ve uygulamak istedi.
Ordunun her kademesinde örgütlenen, sonradan yandaşlarını satacak HKK Orgeneral Muhsin Batur'u da başlarına geçiren bu kesim Kemalizmi sol ve askerci/ darbeci bir yöntem olarak yorumluyordu. Avcıoğlu işin teorisyeniydi ve ancak ordu- aydın- bürokrasi ittifakıyla, anti- demokratik bir sistemde toplumsal dönüşümün sağlanacağına inanıyordu.
Asker kanatlarını da inandırmıştı.
Bu kesim 9 Mart 1971'de darbeyi gerçekleştirecekti. Batur saf değiştirince darbe kaldı ve bu defa 12 Mart darbesini yedi.
Hızla ordunun sağ kanadınca tasfiye edildi. (O sırada devrik ama göreve devam eden Başbakan Demirel, o tasfiyeyi kendisinin imzaladığını gayet keyifli ve zevkli şekilde anlatmıştı.) Şimdi bazı komutanlar Gezmiş ve arkadaşlarıyla kendilerini özdeşleştirerek "9 Mart ruhu"nun yaşadığını vurguluyor.