İsrail'in Türkiye'den özür dilemesiyle bir dönem kapanmıyor, bir dönem başlıyor. Ben bu yeni dönemi tam da yüzüncü yılını anmaya hazırlandığımız 1. Dünya Savaşı'nın son hesaplaşması olarak görüyorum.
***
1914'te başlayan savaşın en önemli sonucu,
Osmanlı İmparatorluğu'nun bitmesiydi. Böyle bir amaç başta konulmuştu veya konulmamıştı, o bir yana, netice gelip oraya dayandı.
İngilizler 1. Dünya Savaşı'ndan bütün o
Çanakkale macerasına ve
Rus Devrimi'nin engellenememesine rağmen galip çıkmışlardı. Osmanlı ve Avusturya-Macaristan imparatorlukları ortadan kalkmış,
Rus İmparatorluğu devre dışı kalmıştı. Geride sadece
İngiliz İmparatorluğu vardı.
Ortadoğu'yu İngiltere biçimlendirdi.
Türkiye beklenmeyen hamlesini yaparak,
Mete Tunçay hocamız,
Marksist bir terimdir bırakın dese de, alışılmış adıyla söyleyeyim,
Kurtuluş Savaşı sonucu "
yeni bir dünya" kurdu. İngiltere'nin dönem içindeki gücü o mertebedeydi ki,
Mustafa Kemal'i Anadolu'ya gönderen, Anadolu'da bir
ulusal Türk devletinin kurulmasını isteyen İngiltere'ydi diyenler bile çıktı. Bugün de var.
***
İngiltere, Ortadoğu'yu bir de gene galip çıktığı
2. Dünya Savaşı sonrasında şekillendirdi.
İlhan Tekeli hocamızın binlerce sayfa yazdığı ve heyecanla beklediğimiz 2. Dünya Savaşı kitabında herhalde daha da ayrıntılarını öğreneceğiz ama İngiltere, bu savaş sonunda Ortadoğu'yu kâğıt üstünde kalemle yeniden oluştursa da, iktidarını,
Anthony Hopkins'in "döktürdüğü" o muazzam
Günden Kalanlar (Remains of the Day) filminde dipten dibe işlendiği üzere, ABD'ye kaptırmıştı. Ya da tersinden söyleyeyim, ABD, savaşın büyük galibiydi ve İngilizlere bir tek OD'de taviz veriyordu.
Sonra köprülerin altından çok sular aktı, ABD, OD'nin
1950 ve bilhassa 1960'lardan itibaren dizginlerini ele aldı. Büyük çatışmalar pahasına bölgede varlığını duyurdu. Gene de her şey savaş yıllarında çizilen haritalar etrafında cereyan etti.
Buna, Türkiye'nin elinden koparılan
Misak-ı Milli bölgeleri de dahildi.
***
Şimdi
Öcalan'ın mektubundaki vurgular,
İsrail özrü ve
Kuzey Irak barışı bir araya gelince acaba diyorum bütün bu olup bitenler
1914 hesaplaşmasının 100 yıl sonra tamamlanması mıdır? ABD yaptığı manevra ve kurduğu yeni ittifaklarla İngilizleri devre dışı bırakmayı ve OD'den tamamen silmeyi düşünüyor olamaz mı?
Belki haddinden fazla ileri giden bir okumadır bu ama niye bir ihtimal sayılmasın, hem de kuvvetli bir ihtimal.
Buradaki hassas nokta artık
Kürtler değil. Kürtlerle Türkler
100 yıllık barışlarını yapmaya hazırlanıyor.
Kuzey Irak'ın sunduğu
büyük kaynak imkânlarıdır bu barışı sağlayan. ABD, Musul ve Kerkük'ün kontrolünü Türkiye'ye bırakacak kadar ileri gider demek bugünkü koşullarda fazla hayalcilik olur. Ama bölgenin etkin unsuru haline getirdiği Türkiye üstünden elde edeceği güç dengesini gene bölgedeki hâkimiyetini pekiştirmek için pekala kullanabilir.
Ne için bunca hesap derseniz cevabım var, sonraya saklıyorum, ama şimdilik şunu belirteyim:
yüz yıllık hesap biterken Türkiye'nin
yüz yıllık yalnızlığı da sona eriyor...