Uzatmaya hiç niyetim yoktu bu Fransa- Türkiye mukayesesini ama bir okula saldırı düzenlenip Yahudi çocukları ölünce bir yandan, bir de gecikmiş gazetelere göz gezdirirken Le Monde'da, Gilles Kepel'in o ülkede kıyametler koparan araştırmasından yola çıkarak yazdığı helal et kesimiyle ilgili makaleyle karşılaşınca öte yandan bu konuya biraz daha bulaşmam gerektiğini anladım.
***
Fransa'nın
L'Institut Montaigne isimli kurumu İslam üzerine çalışmalarıyla maruf
Gilles Kepel'e bir araştırma ısmarlıyor. O da
Banlieue de la Republique (Cumhuriyetin Banliyösü- bizde olsa herhalde Devletin Banliyöleri adı verilirdi; orada devlet demek Cumhuriyet demektir...) başlığı altında hazırladığı 2200 sayfalık raporu Fransız toplumunun bugünkü meselesi olan "
dört i" etrafında toparlıyor:
İslam, immigration, identite, insecurity: islam, göç, kimlik, güvensizlik.
Asıl bomba bir adım sonrasında patlıyor. Kepel,
France2 kanalına çıkıp, banliyölerdeki mezbahaların neredeyse tamamının "
helal et" kestiğini yani
İslami kurallara göre kesim yaptığını belirtince Fransız aşırı sağının önderi
Marine LePen, "iğrenmek için her türlü sebebimiz var" diyerek ortaya çıkıyor. Kepel de onu tahrik edecek bir açıklamayı zaten yapmıştır: "
helal et 21. yüzyılda İslam kimliğinin gösterdiği dönüşümün ve kesinlemenin (transformation et affirmation) bir göstergesidir."
***
Helal meselesi sadece Fransa'da yaşayan Müslümanların değil
Yahudilerin de sorunu. Onlar da "
koşer" dedikleri, gene kendi dini kurallarına göre kesilmiş eti, hazırlanmış yiyeceği yiyor. Yahudilerin oranı çok daha az o toplumda. Aşağı yukarı
5 milyon Müslüman yaşıyor Fransa'da ve Yahudilerle birlikte
toplam nüfusun da % 5'ini meydana getiriyor (%7'sini diyenler de var.)
Fransa gibi
sekülarizmden öte
sekülarizasyonu yani toplumsal alanın dinden arındırılmasını "Cumhuriyet'e" temel politika seçmiş bir toplumda bu durumun ciddi bir tartışma doğurduğu ve dallanıp budaklanan
İslamofobiyi (İslam korkusu) besleyip büyüttüğü bir gerçek. Kepel, yazısında da açıklamalarında da meseleyi biraz daha genişletiyor.
***
Tartışma gelip beklenen bir noktaya dayanıyor. Bir kesim
helal et kavramının
Müslümanların, Müslüman olmayan toplum üstündeki dayatması olarak görüyor. Bunu farklı kültürleri bir arada tutmak için düşünülmüş olan demokratik/ cumhuriyetçi sisteme karşı ağır bir darbe olarak değerlendiriyor.
Bir başka grup da aynı sonuca tümüyle farklı bir açıdan ele alarak ulaşıyor. Onlara göre de bu şeriat, İslam hukuku kuralının uygulanması nedeniyle
Müslüman kesim kendisini diğer kesimlere karışmaktan alıkoyuyor. Helal et, onlara göre ayrışmanın bir göstergesi. Gerekçe, büyük Fransız gıda malzemesi şirketlerinin sattığı malları şimdi tamamen helal kesilmiş etle hazırlaması. Bu bir vazgeçiş, bir teslimiyet, bir kesimin diğeri üstünde kurduğu baskı olarak görülüyor. "Cumhuriyetçi" ve laikçi kesimin buna itirazı belli: laikliğin temel değerlerinin tahrip edilmesi.
***
Tam bunlar tartışılırken geçmişi karışık bir kişi geldi
Toulouse'da bir okula saldırdı
bigünah Yahudi çocukları katletti. Tartışma bir de bu olayın kahredici etkisi altına girdi.
Devam etmeyip de ne yapalım?